Geçmiş dönemlerde şirketler kaliteli, sağlam ve garantili ürün üretmek ile övünürlerdi. Şimdi ise ister üretim sektöründe ister hizmet sektöründe olsun kaliteli, sağlam veya iyi fiyata üretim yapmak işin olmazsa olmazı durumunda. Peki dev şirketlerin mucitleri başka neler söylüyor? Detaylar
Geçmiş dönemlerde şirketler kaliteli, sağlam ve garantili ürün üretmek ile övünürlerdi. Şimdi ise ister üretim sektöründe ister hizmet sektöründe olsun kaliteli, sağlam veya iyi fiyata üretim yapmak işin olmazsa olmazları arasında.
Gelişmiş ülkelerde marka olmuş dev ve efsane şirketler yukarıda sayılan kavramlara ek olarak güven kavramını da olmazsa olmazlarının arasına eklemiştir. Hatta bütün dünya aynı kaliteli, sağlam ve ulaşılabilir kavramını uygulamaya başlayınca, farklı olabilmek adına gelişmiş ülkelerin marka firmaları saydıklarımızın yanına birçok yeni kriter daha eklemişlerdir. Örneğin çevreci olmak, kullandıkları ambalajların geri dönüşüm özelliği taşıması, çocuk işçi çalıştırmamak, üretmiş olduğu ürünlerin ve çalışmış olduğu yan sanayilerinin üretim akışlarını çevreye zarar vermeden yaptıklarına dair belgeler üreterek rakiplerine üstünlük sağlamaları gibi.
Ama gün gelmiş bu şirketler, kendi ülkelerinde uyguladıkları bu etik kuralları fakir ülkelerde uygulamamışlar ve çok büyük güven kaybetmişler. Güven kaybeden şirketlerin boşluklarını hemen başkaları gelip doldurmuş.
Yani alibaba.com’un kurucusu Jack Ma’nın söylediği gibi “Sen yapmaz isen başkası gelip başaracak.”
Ne olursa olsun dönüp dolaşıp güven, marka ve ahlak işin temel noktasını oluşturuyor.
İsviçre’nin bir köyü olan Davos’ta her yıl ocak ayında düzenlen ve dünyanın çok önemli devlet adamları, iş adamları ve ekonomistlerinin geldiği toplantıda iş dönüp dolaşıp marka, güven ve insanca olmaya geliyor.
Çok büyük şirketlerin ceoları konuşmalarında mutlaka yukarıda sayılan kavramlardan bahsediyor.
Peki dev şirketlerin mucitleri başka neler söylüyor? Hadi kulak verelim;
- Yine kalite, yine garantili ürün, yine marka, yine etik kurallar. Yani şirketlerin yolculuğunda olmazsa olmazları bunlar.
- Rekabetten korkmayın, rakiplerin ayak oyunlarından çekinmeyin, baskıdan yılmayın.
- Şirketlerin dijital yönetim sistemleri, makinaların elektronik çipleri fakat insanların kalpleri var.
- Eğitim sistemlerinde insanların sahip oldukları çeşitli kimliklerin en önceliği insan olan ve öğretilen ülkeler başarıyor.
- Büyük markaların temelinde kurumsal kimlikten önce kurumsal ahlak yatmaktadır.
- Kurumların oluşturdukları güven, bulundukları ve doğdukları topraklardan aldıkları güçtür.
- Dünyanın en korkak olanı para ve sermayedir, para ve sermaye huzur arar.
- Büyük firma olmak, büyük marka olmak demek değildir.
- Büyük firma olmak, büyük fabrikaları olmak, kurumsal olmak da değildir.
- Kurumsal şirket çalışanların, müşterilerinin ve iş ortaklarının kalbine dijital ahlak, dijital namus ve dijital etik kuralları yerleştirmemiş ise başarıları kısa vadeli olur. Yani şirketler dijital olabilir, makinalar dijital olabilir, sistemler dijital olabilir ama bunları yöneten yine insan. Ekonominin olimpiyatları olan Davos ile ilgili okuduklarım ve aklımda kalanlar…
- Bana göre ise büyük firma demek; Devlete, çalışanlarına, tedarikçilerine, iş ortaklarına, çevreye, boçlu olduklarına saygı duyan ve onlara olan sorumluluklarını yerine getirerek büyüyen firmalar hem kurumsaldır ve aynı zamanda basiretli büyük firmalardır.
Retail Türkiye/Yalçın Aras kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.