Nuri Demirağ Kimdir? İşte Demirağ'ın İbretlik Hayat Hikayesi

Demirağlarla anayurdu dört baştan kurma konusundaki çabasıyla ilk adımları atmış, uçak fabrikaları kurmuş, ülkesi için her türlü yeniliğe öncülük etmiş iş adamı, Nuri Demirağ kimdir? İşte gerçek bir başarı hikayesi..

Haksızlıklar karşısında direnmeyi hep bilen Nuri Bey, başarılı bir çocukluktan sonra yine başarılı bir iş adamı olduğunda muhtemelen ailesini şaşırtmadı. Ama Türkiye Cumhuriyeti’ne katkıları kuşkusuz ki minnet duyulasıydı.

Bir minnet duygusu da aslında bu oğlu yetiştiren anaya bin teşekkürle iletilmeli. Çünkü daha üç yaşındayken babasını kaybettiğinde annesi tarafından yetiştirilen Nuri, belli ki iyiye, doğruya, güzele yönelmeyi, ama en önemlisi tüm bu güzellikleri paylaşmak gerektiğini ondan öğretmişti.

Öyle de yapacaktı Nuri Bey, hep güzeli keşfedecek ve sonunda onu ülkesiyle paylaşmasını bilecekti.

Nuri Demirağ'ın Çocukluğu ve Okul Hayatı

Nuri, Mühürzade Mehmet Nuri adıyla 1886’da Sivas’ın Divriği ilçesinde doğdu. Babası Mühürzade Ömer Bey, Nuri üç yaşındayken öldüğünden onu annesi Ayşe Hanım büyüttü. Babasız büyümenin eksikliğini annesi hiç hissettirmeyecek, Nuri çok başarılı olacaktı.

Nuri, başarılı ve sevildiği bir okul hayatı yaşadı. Öyle ki, Divriği Rüştiye Mektebi’nde ortaöğrenimini bitirdiğinde üstün başarısı sebebiyle öğretmen yardımcısı olarak bir süre çalıştı. Okul hayatındaki başarısı ona iş hayatını erken sunmuştu. Ancak eğitimi bırakmadı. Mal Müdürü olarak çalışacağı dönemde bir yandan da Maliye Mekteb-i Alisi’nde gece derslerine giderek yüksek öğrenimini tamamlayacaktı.

Nuri Demirağ'ın İş Hayatı

1903’te Ziraat Bankası’nın memurluk sınavını kazandığında, Nuri artık bir devlet memuruydu. İlk iş yeri Kangal kazasındaki banka şubesi oldu. Ancak bir yıl sonra Koçgiri Şubesi’ne atandı. 1910’da Maliye Bakanlığı’nın sınavlarına girdi. Nuri artık maliye memuruydu. Beyoğlu Gelirler Müdürlüğü’nde memur olarak İstanbul’a atandı. Kısa süre sonra Hasköy Mal Müdürü olacaktı. Kendini sürekli geliştirdi. Maliyenin her kademesinde kendine bir yer buldu. Yükseköğrenimini de tamamladıktan sonra, 1918’de maliye müfettişi oldu.

I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış bir devletin memuruydu. Beyoğlu, Galata civarlarında memuriyet görevini sürdüren Mühürzade Mehmet Nuri Bey, hoş olmayan hareketlere maruz kalıyordu. Bu durumu içine kabullendiremeyen Nuri Bey, istifasını verdi. 1906’da Erzurum 3 yıl sürecek bir kıtlığın içine girdi. Mühürzade Mehmet Nuri Bey, 1909’da depolarda bırakılmış buğdayları halka uygun fiyattan verdi. Kendi inisiyatifini kullanarak böyle bir satış gerçekleştirdiği için hakkında soruşturma açıldı, ama aklandı.

Mühürzade Mehmet Nuri Demirağ'ın Evliliği

Bu süreçler yaşanırken Nuri Bey, Mesude Hanım ile evlendi. Bu evlilikten 2 erkek 6 kız olmak üzere toplam 8 çocuğu oldu. Başarılı bir iş adamı olmanın yanında, hayat ona iyi bir baba olma fırsatını da vermişti. Drexel Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Bölüm Kurucusu, Profesör Doktor Banu Onaral, Nuri Bey’in torunudur.

Nuri Demirağ'ın Ticari Hayatı

Nuri Bey, maliye müfettişliğinden istifa ettikten sonra yapacak bir iş bulmalıydı. Çünkü kendini bildi bileli adeta bir arı gibi çalışıyordu, tersini düşünemezdi. Ticaret yapmanın bir yolunu bulmalıydı. 1918’de henüz yabancıların tekelinde olan sigara kağıdı ticareti işine girdi. Nuri Bey, Eminönü’nde küçük bir dükkan açarak ilk Türk sigara kağıdı üretimini başlattı. ‘’Türk Zaferi’’ adını verdiği bu sigara kağıtları, Kurtuluş Savaşı zamanlarını yaşayan Türk halkının büyük ilgisini gördü. Görünen o ki, Nuri Bey ticarette de başarılı olmuştu. Ticarete attığı bu ilk adım ona iyi kazançlar sağlamıştı. Nuri Bey iyi bir ticaret adamı olma yolunda ilerlerken bir yandan da milli mücadele döneminde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Maçka Şubesi’ni yönetiyordu. Durmayacak, başarısına başarı katmasını bilecekti.

Soyadını Atatürk Verdi

Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı’ndan bağımsız bir devlet olarak çıkmıştı. Şimdi ulaşım sorununda ele alması gereken ilk konu, demiryollarıydı. Amaç ülkeyi muassır medeniyetler seviyesine ulaştırmaktı ve bu sebeple anayurdumuz demir ağlarla dört baştan örülmeliydi.

1926’da Samsun – Sivas demiryolu yapımını üstlenen Fransız şirketi işi bırakınca Nuri Bey hiç düşünmeden ilk olarak yapılacak 7 kilometrelik kısım için ihaleye girdi ve cüzi bir fiyat karşılığında ihaleyi aldı. İşin geri kalan kısmı da deneme süreci olarak Nuri Bey’e verildi. Bu işi çok benimsemişti. Ülkenin faydası söz konusuydu, bu yüzden çok istekliydi. Bu işi, çok çalışıp başarmalıydı. İlk işi tapu dairesinde mühendis olan kardeşi Abdurrahman Naci Bey’i memuriyet görevinden istifa ettirerek demiryolu projesine ortak etmek oldu. Mühürzade Mehmet Nuri Bey, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk demiryolu müteahhidi olmuştu. Kardeşi ile birlikte dört koldan çalıştı. Her şey planlı bir şekilde ilerliyordu. 1012 kilometrelik Samsun – Erzurum, Sivas – Erzurum, Afyon – Dinar hattını 1 yılda bitirdiler. Bu oldukça kısa bir süreydi ve koşullar ne getirirse getirsin çalışkan Nuri Bey ve kardeşi projeyi tamamlamıştı.

Mustafa Kemal Atatürk, 21 Haziran 1934 Soyadı Kanunu’ndan sonra, bu üstün başarısından dolayı Nuri Bey’e Demirağ soyadını verdi.

Büyük Boğaz Köprüsü Projesi

Nuri Bey, demiryolu projesi sürerken bir yandan da başka büyük inşaat projelerini yürütüyordu. Sivas Çimento, Karabük Demir – Çelik, Bursa Merinos Tesisleri, Eceabat Havaalanı ve Haliç’in kenarındaki İstanbul Hal Binası’nı inşa etti. Ancak tüm bunları gölgede bırakacak asıl proje başkaydı. Nuri Bey, 1931’de İstanbul Boğazı’na köprü projesini başlattı. San Francisco’daki Golden Gate Köprüsü ile aynı sistemde çalışan bir köprü yapmayı çok istiyordu. Yurtdışından uzmanlar getirterek gerekli incelemeleri yaptırdı ve en sonunda Golden Gate’i inşa eden firmayla anlaşma imzaladı.

Yine uzun ve hummalı bir çalışmaydı Nuri Bey’in yönettiği bu proje. Her şeyiyle tek tek ilgilenmişti. Bütün hazırlıklar bittiğinde projeyi Atatürk’e sundu. Cumhurbaşkanı Atatürk tarafından çok beğenilen bu proje maalesef hükümetten onay alamadı. Bu durum Nuri Bey’de büyük bir hayal kırıklığı oluşturdu. Evet, onca uğraşlar verdiği büyük projesi hayata geçmemişti. Üzüldü, ama yoluna devam edecekti.

Uçak Fabrikası Kurma Projesi

Nuri Demirağ, döneminin en zengin iş adamıydı. O yıllarda ordunun uçak ihtiyacı zengin iş adamları ve halktan toplanan bağışlarla sağlanıyordu. Bir gün Nuri Bey’den uçak satın almak için başlatılan bir bağış kampanyasına katılması istendi.

Nuri Bey’in cevabı şu şekildeydi: "Benden bu millet için bir şey istiyorsanız, en mükemmelini istemelisiniz. Mademki, bir millet tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim."

İşte o gün, 1936’da, Nuri Bey kararını verdi. Uçak fabrikasını kurmak için çalışmalara başlamalıydı. Fabrikayı kurmak için memleketi Divriği’den başka bir yer düşünemezdi. Ancak yine de öncelikle İstanbul’da bir deneme atölyesi kurmalıydı. Çekoslovak bir şirketle anlaştı ve İstanbul’da Barbaros Hayrettin Paşa İskelesi’nin yanında atölye binasını inşa ettiler. Deneme uçuşlarının yapılması için de bir alana ihtiyaç vardı. Bu sebeple Nuri Bey Yeşilköy’deki Elmaspaşa Çiftliği’ni satın alarak buraya bir büyük uçuş sahası ve uçak tamir atölyesi yaptırdı. Uçuş sahası, Avrupa’nın en büyük havalimanı, Amsterdam Havalimanı büyüklüğündeydi.

Havacılık Okulu Açıldı

Nuri Bey, önce Divriğî’de bir Gök Ortaokulu açtı. Sivas’ın hiçbir ilçesinde bir ortaokul yokken açtığı bu Gök Ortaokulu’na kayıtlı tüm öğrencilerin masrafları karşılanıyordu. Hatta öğrenciler havacılığa özensin ve meslek olarak seçsin diye İstanbul’a götürülüp uçuş dersleri veriliyordu.

Bir uçuş sahası vardı ve daha fazlası da muhakkak ki yapılacaktı, ancak uçakları kullanacak Türk pilotların da olması gerekiyordu. Çözülen tüm sorunlar beraberinde yenilikleri de getiriyordu. Pilot yetiştirmek üzere, pistin bulunduğu arazide bir Gök Okulu kuruldu. Okul 1943’e kadar 290 pilot mezun verdi.

Uçak Yapım Serüveni

Beşiktaş’taki uçak fabrikasında planörler ve uçaklar üretilecekti. İşte bu üretimlerin planını Türkiye’nin ilk Uçak Mühendisleri’nden Selahattin Reşit Alan çizdi. 1936’da, Nu.D-36 adı verilen ilk tek motorlu uçak üretildi. 1938’de ise Nu.D-38 adlı çift motorlu 6 kişilik ilk yolcu uçağı yapıldı. Sonradan bu uçak, 1944’te, dünya havacılığı yolcu uçakları arasında A sınıfına katılacaktı.

Yine 1938’de ilk uçak siparişini Türk Hava Kurumu verdi. 1939’da Nuri Demirağ, havacılık alanındaki çalışmalarına Türkiye’nin ilk yerli paraşüt üretimini yaparak devam etti. Nuri Bey, ülkesine yenilikler kazandırma konusunda sınır tanımıyordu. 1941’de tamamen Türk yapımı olan ilk uçak İstanbul’dan Divriği’ye uçtuğunda, uçuşun pilotu Nuri Bey’in oğlu Galip Demirağ’dı. Galip, Gök Okulu’nun ilk mezunlarındandı.

Uçak Fabrikası Kapatıldı

THK artık uçak siparişleri veriyordu. Yine bir siparişinde son olarak İstanbul’dan Eskişehir’e uçan uçakların teslimi için Eskişehir’de bir kez daha test uçuşu talep edildi. 1938’de, Selahattin Reşit Alan, Nu.D36 uçağıyla bu uçuşun inişini yaparken, çevredeki hayvanlar hava alanına girmesin diye daha önceden açılmış hendeği göremedi ve buraya düştü. Selahattin Reşit Alan, bu kazadan sağ kurtulamadı. Üstelik THK de siparişini iptal etti.

Nuri Bey sipariş iptalinin üzerine THK’yi mahkemeye verdi ve yıllar sürecek mahkeme serüveni de böylece başlamış oldu. Ancak mahkeme THK’nin lehine sonuçlanacaktı. Mahkeme sonucu bu kadarla kalmayacaktı. Bundan sonra uçakların yurt dışına satılmaması konusunda bir kanun çıkartıldı ve artık sipariş alamayan fabrika alnına çalınan kara lekeyle 1950’lilerde kapatıldı. Bütün o kurulu düzen de bir gün tekrar, şimdiki Atatürk Havalimanı olarak, kullanılana kadar istimlak edildi.

Gelen son siparişlerin de engelinden sonra elde kalmış bütün uçaklar hurdacıya satılmak durumunda kaldı. Nuri Demirağ’ın üzüntüsü yollar, yıllar boyunca uzanıp geliyordu. Çok emeği vardı ve emeğinin geldiği son nokta hurdalıktı. Bunu kabul etmek ona yakışmazdı, savaşacaktı.

Hükümet üyeleri ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye mektuplar yazdı. Yapılan bu büyük yanlıştan dönülmesi gerektiğini özellikle vurguladı. Ancak çabası boşunaydı; fabrika bir daha asla açılmayacaktı.

Nuri Demirağ'ın Siyasi Hayatı

Nuri Demirağ, Türkiye’de adalet kavramının gelişebilmesi için tek partili yönetimin değişmesi gerektiğini düşünüyordu. Çok partili demokratik düzen sürecinin getirilmesi gerektiği inancıyla siyasete adımını attı. 1945’te Nuri Demirağ, Milli Kalkınma Partisi’ni kurdu. Bu parti, Türkiye’nin ilk muhalefet partisiydi. 1946 ve 1950 seçim döneminde meclise giremedi. Bu yüzden Nuri Bey de 1954 seçimlerinde adaylığını Demokrat Parti’den koydu. Bu seçim döneminde Sivas Milletvekili oldu. Nuri Bey, milletvekilliği görevi boyunca çölleşme, enerji, köprüler, barajlar, tarım ve hayvancılıkta yaşanan gerileme hakkında çalıştı.

Nuri Demirağ'ın Vefatı

Nuri Bey şeker hastasıydı. 13 Kasım 1957’de hastalığı onun hayatını İstanbul’da aldı. Naaşı Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Geride yollar boyunca şehir şehir uzanmış demirağlar, uçmak eylemini hayata geçirmek için attığı adımlar, onlarca yenilikler kaldı. Belki uçmak uğruna verdiği savaş çok sancılıydı, ama olsun. Bunu Nuri Bey gibi her yürekli ve yenilikçi insan ülkesi için yapardı.

Damla Karakuş tarafından kaleme alınan ensonhaber kaynaklı alıntı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu içeriği 16.949 kişi okudu.
Kategori: Başarı Hikayeleri
Yazar Emine Cin Ertaş Hakkında

Sinop Üniversitesi İstatistik Bölümü mezunu Emine Cin Ertaş, İstanbul Ticaret Üniversitesi Endüstri Mühendisliği'nde "Geri dönüşüm ekonomisi" üzerine tezli yüksek lisans yaptı. Ocak 2014 ile Ocak 2020 tarihleri arasında Girişim Haber'de Baş Editörlük yaptı. Ertaş, Şubat 2020'den bu yana Beykent Üniversitesi'nde Lojistik Bölümü Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır.

Yorumlar

C.Halil Özdemir
C.Halil Özdemir
Burada yazılmayan bir nokta var...
Yıl 1936 - Dünyada kaç tane uçak fabrikası var?
Bugün sadece BOEING firması yıllık 100 milyar USD fazla kar açıklıyor. Bunun yan sanayi ve istihdama verdiği desteği de unutmamak lazım. Neden geleceğimizi elimizden aldılar?
THK Amerika'nın oyuna geldi ve hibe savaş ganimetini buna tercih etti. Üstelik Amerika bu savaş ganimetinden iyi kaynak sağladı kendisine...
Ben kendi adıma o dönemde yönetimde olan siyasetçilerin hiçbiri affetmiyorum, hakkımı da helal etmiyorum...
Fevzi Yurtoğlu
Fevzi Yurtoğlu
Nuri beyle gurur duyuyoruz. Yardımcı  olmayan hükümete de hakkımı helal etmiyorum.  Derslerimde bu kahraman insanı tanıtıyor ve onları örnek aliyoruz.Makamı  cennet olsun inşallah. Sihalara da  Nuri ve Vecihi beylerin isimleri verilir umarız. ..

Yorum Ekle

Ad Soyad *
E-mail * (Gravatar resminiz görünecek)
Web
KalınYatayAltı ÇiziliAlıntı
  •   Yorum  
  •   Önizle  
Yükleniyor