Gerçek Bir Sosyal Girişimci: Kütüphaneci Mustafa Efendi!

1940'lı yıllarda Kütüphane görevlisi olan Mustafa Efendi, içinde bulunduğu o dönemki düzene getirdiği yeniliklerle gerçek bir kültür girişimcisi olduğunu kanıtlıyor. İşte Kütüphaneci Mustafa Efendi'nin bizlere örnek öyküsü..

Yıl 1943. Genç Mustafa’nın tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi’ne çıkar. Devlet memurluğu o dönemde süper bir şey, çünkü özel sektör falan yok. Bizimki kütüphanede heyecanla okurları bekler; bir gün olur, beş gün olur, gelen giden yok.

Etraftakilerle konuşur, herkese anlatır: “Bakın kütüphane bomboş duruyor, gelin kitap okuyun.” Gelen giden olmaz. Amirlerine durumu bildirir.

– Kardeşim otur oturduğun yerde, maaşını düzenli alıyon mu, almıyon mu?
– Alıyorum.
– Eee, o zaman ne karıştırıyon ortalığı, gelen giden olsa maaşın mı artacak? Başına daha fazla bela alacan, o kütüphaneye yıllardır kimse gelmez zaten.

23 yaşındaki genç memur “Ne yapayım, ne yapayım?” diye düşünür durur. Sonunda aklına bir fikir gelir, eşine söyler. Eşi önce “Deli misin bey?” der, ama kocasının bir şeyler üretme, işe yarama çabasını yakından görünce fikri kabullenir. O dönem devletteki amirlerinin çıkardığı tüm engellerin tek tek, bin bir güçlükle üstesinden gelir. Çünkü o zaman da şimdiki gibi, “Aman bir şey yapmayalım da başımıza bir iş gelmesin. Çalışsan da aynı maaş, çalışmasan da…” zihniyeti aynen var.

O bıyıklı, kravatlı, asık yüzlü, sigara kokan, arkalarındaki Atatürk resminden utanmayan, ama ülkesine gram faydası olmayan bürokratları zorlukla ikna eder ve bir eşek alır. İki tane de sandık yaptırır. İki sandığa, kalınlığına göre 180-200 kitap sığar. Sandıkların üstüne “Kitap İare Sandığı” ( yani Ödünç Kitap Sandığı ) yazar. Kitapları eşeğe yükler ve köy köy gezmeye başlar. Kütüphaneye de bir yazı asar: “Sadece pazartesi ve cuma günleri açıyoruz.” Köydeki çocuklar şaşırır. Eşeğe bir sürü kitap yüklemiş bir amca, o gariban çocukların küçücük ellerine kitapları verir. Düşünün, Noel Baba gibi. Noel Baba yalan, Mustafa Amca ise gerçek! Geyikler yerine eşeği var. Eşek de daha gerçek, Mustafa Amca da… “Çocuklar bunları okuyun, aranızda da değişin. On beş gün sonra aynı gün gelip alacağım. Aman yıpratmayın, diğer köylerdeki arkadaşlarınız da okuyacak” der.

Mustafa artık Ürgüp’teki kütüphanede bir-iki gün durmakta, diğer günler eşeği Yüksel’le köy köy gezmektedir. Köylerdeki çocuklar Eşekli Kütüphaneciyi her seferinde alkışlarla karşılarlar. Kalpleri küt küt atar heyecandan, sevinç içinde yeni kitapları beklerler. Mustafa Amca’nın ünü etrafa yayılır.

Diğer devlet memurları makam odalarında sıcak sıcak oturup iş yapmazken, Mustafa’nın eşeği Yüksel yediği otu hepsinden fazla hak etmektedir. Öyle haketmektedir ki; Anadolumuzun çeşitli kasabalarındaki yerel yöneticilere ve sosyal girişimcilere ilham kaynağı olur Mustafa Efendi'nin Eşekli Kütüphane fikri.

Zamanla insanlar kütüphaneye de gelmeye başlar. Mustafa bakar ki kütüphaneye kadınlar hiç gelmiyor. Zenith ve Singer’e mektup yazar: “Bana dikiş makinesi yollayın, firmanızın adını kütüphanenin girişine kocaman yazayım” der. Zenith dokuz tane, Singer bir tane dikiş makinesi yollar (ilk sponsorluk faaliyeti!). Salı günlerini kadınlar günü yapar. Kumaşı alan kadın kütüphaneye koşar. On makine yetmediği için sıra oluşur. Sırada bekleyen kadınların eline birer kitap verir, beklerken okusunlar diye. Okuma-yazma oranının düşüklüğünü görünce halkevlerine okuma-yazma kursları vermeye gider. Halıcılık kursları başlatır, bölgede halıcılığı canlandırır. Bu arada valilik Mustafa hakkında dava açar, “kendi görev tanımı dışında davranıyor” diye. 50 yaşına gelen Mustafa Amca baskıyla emekli edilir.

Mustafa Amca köylüler arasında efsane olur, yıllar geçtikçe köylerdeki çocuklarda okuma aşkı yerleşir. 2005 yılında Mustafa Amca vefat eder. Tüm Kapadokya çok üzülür, aralarında toplanırlar. Ürgüp’e Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykelini dikerler.

Peki... Şimdi Girişimcilik Nedir?

  • Bulunduğunuz yere yenilik katmalısınız.
  • Mutlaka adım atmalısınız.
  • Yaptığınız iş olduğu yerde durup duruyorsa, ya işte ya da sizde bir problem var demektir.
  • İnsan var, dokunduğu yere değer katar; insan var, dokunduğu yere değer kaybettirir.

Nevşehir’den ve bu ülkeden nice müdür, amir, vali, bürokrat, milletvekili, politikacı geçti; binlercesinin adını kimse hatırlamaz ama Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykeli var.

Derlediğimiz bu örnek girişimcilik öyküsünü genç değerlerimiz ve devlet memurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyor, bu öyküyü çevrenizle paylaşmanızı istirham ediyoruz.

Yazar İdris Cin Hakkında

Matematik Mühendisi olup, 2005 yılından beri bilişim sektöründe Yazılım Mühendisi olarak çalışmakta olan İdris Cin, 2006'dan beri girişim analizleri yazdığı kişisel blogunu Eylül 2010'da Girişim Haber olarak profesyonelleştirdi. Girişim Haber Yayın Yönetmenliğinin yanısıra özel sektörde Yazılım Proje Yöneticisi ünvanıyla profesyonel hayatına devam etmektedir.

Yorumlar

hakan
hakan
güzel bir hikayeydi hemde çok..
Ahmet
Ahmet
Peygamber efendimiz sav. "İki günü müsavi olan yanılmıştır" buyuruyor. Malesef başta kendim olmak üzere millet olarak almamız gereken önemli dersler var.

Yorum Ekle

Ad Soyad *
E-mail * (Gravatar resminiz görünecek)
Web
KalınYatayAltı ÇiziliAlıntı
  •   Yorum  
  •   Önizle  
Yükleniyor