19. yüzyılın ortalarında Kırım'da üretime başlayan Hacı Şakir Bey'in, 1915 yılında göç ettiği İstanbul'a taşıdığı sabunlar, Türk halkının kültürünün bir parçası olmayı başardı. Detaylar haberimizde..
Hacı Şakir Bey'in, 19. yüzyılın ortalarında Kırım'da sabun ve mum üretimi ile başlayan, 1915 yılında da göç ettiği İstanbul'da devam eden marka yolculuğu, Colgate-Palmolive Türkiye çatısı altında devam ederken, ilk günkü "doğal", "saf" ve "kaliteli" algısı ile Hacı Şakir, geçen 130 yılda Türk halkının kültürünün bir parçası olmayı başardı.
Tarihi Hacı Şakir'in temelleri, Hacı Şakir Bey'in 19. yüzyılın ortalarında Kırım'da sabun ve mum üretimine girişmesiyle başladı. İlk markalı sabununu 1889 yılında üreten Hacı Şakir'in ailesiyle birlikte 1915 yılında Türkiye’ye göç etmesinin ardından aile, o zaman ki Laleli Atpazarı’nda, Hacı Şakir markası altında üretimine devam etti. Kurtuluş Savaşı'nın yapıldığı Milli Mücadele yıllarında cepheye sabun gönderen şirketin kuruluş sicili, 1927 yılında "Sabuncuzade Şakir ve Mahdumu" adıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından onaylandı.
İhracata 1989'da Başladı
98 yıl boyunca Sabuncuoğlu ailesi tarafından yönetilen Hacı Şakir, 1970 yılında Ayazağa’da Gliserin Fabrikası'nı kurarken 1974 yılında modern makineler ile üretime geçti. Hacı Şakir Bey’in aile şirketi önce 1987 yılında Maya Grubu'na dahil olurken ilk önemli ihracatına 1989’da başladı. 27 Temmuz 1999’da Colgate Palmolive Türkiye ailesine katılan Hacı Şakir markası, 2005 yılında yapılan yeni teknolojik yatırımlarla ürün gamını genişleterek, Gebze'deki yeni evine, modern üretim tesislerine kavuştu.
AA muhabirinin sorularını cevaplayan Colgate-Palmolive Türkiye Genel Müdürü Rauf Gürbüz, markanın, bugün de ilk günkü değerlerinden en ufak bir ödün vermeden, aynı saflığı ve doğallığı tüketicisi ile buluşturma amaç ve sorumluluğunu taşıdığını söyledi.
"Günümüzde de "Hacı Şakir" Türkiye’nin En Güvenilen Markalarından Biri"
Hacı Şakir'in, satışa çıktığı ilk günden itibaren halk arasında kalitesi ve dürüstlüğü ile de tanındığını belirten Gürbüz, "Öyle ki, pazarda satış yapan esnaf sabun kalıplarını kefeye ağırlık diye koyduğunda hiç ses etmez alıcısı. İkisinin de ortak inancı, Hacı Şakir’in gramajdaki dürüstlüğüdür. Rivayet odur ki, sabun almaya bakkala ya da markete giden tüketici, 'Bana sabun ver' dediğinde de kendisine direkt olarak Hacı Şakir sunulurmuş. Ne tüketici, ne de bakkal bu durumdan hiç de rahatsız değillermiş. Bu da özellikle o dönemde Hacı Şakir markasının beyaz, saf ve doğal sabunla neredeyse eş anlamlı olduğunu göstermektedir. Günümüzde de Hacı Şakir, saflığı ve doğallığı ile tüm ailelerin güvenle kullandığı ve Türkiye’nin en güvenilen markalarından biri." diye konuştu.
"Sorumluluğu Taşımaya Özen Gösteriyoruz"
Gürbüz, Hacı Şakir markasının biriken köklü tecrübesini küresel bir şirket olma vizyonuyla harmanladıklarını ve önemli başarılara imza attıklarını ifade ederek, şöyle konuştu: "Hacı Şakir markasının Türk kültüründe çok önemli bir yeri olduğunu söylemek isabetli olur. Hepimizin hayatının bir şekilde parçası olmayı başarmış Hacı Şakir’in Türk kültürünün ulaştığı birçok coğrafyada bilinen, tanınan ve sevilen bir marka olduğunu söyleyebiliriz. Pazarın ve tüketicilerin ihtiyaçları her geçen gün değişiyor ve gelişiyor. Bu ihtiyaçlara paralel olarak portföyümüze yeni çeşitler eklemeye devam ediyoruz. Ancak Hacı Şakir’in inovasyonları planlanırken, öncelikle markanın ilk günkü 'doğal', 'saf', 'kaliteli' algısından kesinlikle ödün vermiyoruz. Hacı Şakir tüketicilerinin markaya büyük bir güvenleri olduğunu biliyor ve bu sorumluluğu taşımaya özen gösteriyoruz. 130 yıllık tarihi olan ve kültürümüzün önemli bir parçası olmayı başarmış Hacı Şakir markasını, ilk günkü heyecanı ile, değerlerine sahip çıkarak büyütmeye ve geliştirmeye devam etmek en büyük amacımızdır."
AA kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.