Bugüne kadar 90 farklı start-up’a 80 milyon dolar yatırım yapan Hasan Aslanoba, JCI Bursa Şubesi ve BUSİAD iş birliği ile organize edilen “Dijital ve Girişimci Dünyada Markalaşmak” konulu söyleşide iş yaşamındaki tüm aşamaları ayrıntılı biçimde anlattı. Detaylar Haberimizde..
Bugüne kadar 90 farklı start-up’a 80 milyon dolar yatırım yapan Hasan Aslanoba, Genç Liderler ve Girişimciler Derneği (JCI) Bursa Şubesi ve Bursa Sanayici ve İş Adamları Derneği (BUSİAD) iş birliği ile organize edilen “Dijital ve Girişimci Dünyada Markalaşmak” konulu söyleşide iş yaşamındaki tüm aşamaları ayrıntılı biçimde anlattı.
Erikli Su ile başlayan yaklaşık 25 yıllık bir geleneksel iş alanından yeni ekonomiye geçiş yapan Bursalı İş adamı Hasan Aslanoba’nın hikayesi birçok boyutuyla öğretici bir nitelik taşıyor. ABD’de başlayan ve 1990’ların sonundan itibaren yaklaşık 20 yıllık süreçte küresel bir dalgaya dönüşen dijital ekosisteme Türkiye’den bir girişimcinin geçiş hikayesi, bilgisi ve deneyimleri aslında Türkiye’nin bugünü ve yarını için de bir ders niteliğinde.
Kendisini “uzaylı” olarak tanımlayan Hasan Aslanoba, “Dünyalı DNA’sına” sahip şirketlerin dijital ekosisteme geçişte çok büyük zorluklarla karşı karşıya olduklarını vurguluyor. “Teknoloji Vadisi” ve “Teknokent” gibi yatırımların eski ekonomi anlayışına dayandığını ve bugün bir gayrimenkul projesinden başka bir anlamının olmadığına dikkat çeken Aslanoba, “Şirketlerin, kurumların çoğu inovasyon tiyatrosuyla oyalanıyor” diyor.
“Dünyalı DNA’sına sahip” kurumsal şirketlerin “dijital dönüşüm” geçirmesinin mümkün olmadığını savunan Hasan Aslanoba, bugün Türkiye’de kurumsal şirketlerin tek kurtuluşunun “yatırım fonları” oluşturarak start-up’lara yatırım yapmak olduğunu söylüyor.
“Fikirlerin Değeri 1 Dolar, Önemli Olan Yapabilmek”
“Fikirlerin değeri 1 dolar, önemli olan yapabilmek” diyen Hasan Aslanoba’nın “hangi kriterlere göre yatırım yaptığı”, “başarılı start-up girişimlerinin nasıl bir yol izlemesi gerektiği”, “uzaylı DNA ile dünyalı DNA’sı arasındaki derin farkları”, “yapay zeka ve blockchain teknolojileriyle dünyayı nasıl bir geleceğin beklediğine ilişkin öngörüleri” içerdiği konuşmasından bazı kesitlere aşağıda yer verdik.
Hepiniz hoş geldiniz. Davetiniz için teşekkür ediyorum. Artık her ne kadar İstanbul’da yaşıyor olsam da tabii ki Bursa’dan kopmak mümkün değil. Bursa’dan bir davet aldığımız zaman tabii ki çok dikkat ediyoruz.
Tanımayanlar için kendimden kısaca bahsedecek olursam, 1963 Bursa doğumluyum. İlkokul, ortaokul, liseyi Bursa’da okuduktan sonra İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni bitirdim. Yurt dışında iki sene finans masterı yaptım.
Askerlikten sonra aile şirketimiz Erikli Su‘nun başına geçtim. 23 senelik su kariyerimin son 6 senelik süresinde dünya su faaliyetleri alanında lider olan Nestle ve Lotus ile ortaklıklar gerçekleştirdik.
‘2011 Yılında Dijital Değişimi Hissettim’
2011 yılına gelindiği zaman Türkiye’de bir şeylerin değişmeye başladığını hissettim. Büyük bir dijital devrim geliyordu, bunu hissetmeye başladım. Bunun ilk izleri Gitti Gidiyor‘un başarılı exit’i oldu. O dönemlerde Yemek Sepeti‘nin daha ön plana çıkması gibi bazı işaretler görmeye başladım ve bu dalgayı yakalamak ve içerisinde olmak istedim.
Sürekli aynı işi yapıyor olmaktan açıkçası sıkılmıştım. Ortağım Nestle ve Lotus’u bir sene önceden bilgilendirdim ve 2012 yılının Haziran ayında da ayrıldım. O döneme kadar peyderpey hisselerimi satıyordum. İlk ortaklıkta zaten hisselerin çoğunu aile olarak 2006 yılında vermiştik. Ben yine de yüzde 40 hisse tutuyordum. Ama peyderpey sonraki dönemlerde de full exit ettim.
‘Yatırımlarımdam Önce Sürekli Araştırdım’
İşte bütün gönlüm ve bakışım teknoloji dünyasındaydı. Start Up’lara büyük ilgim vardı. 2012 yılının Haziran ayından sonra sürekli olarak araştırdım ve bilgimi geliştirdim. Yatırıma hemen başlamadım.
Erikli’den çıkış yapmış olmak çok büyük finansal imkanlara kavuşmamı sağlamıştı. Eski bakış açısıyla imkanları genelde gayrimenkule gibi eski ekonomiye dayalı bazı işlere yönelerek değerlendirmiştim. İşin teknoloji tarafını 2011’lerde fark etmeye başladım. Benim için biraz geç oldu ama…
2013’ün başından itibaren ve özellikle 2014 ve 2015’li senelere tabiri caizse melek yatırımcı olarak damgamı vurdum. Bunda Türkiye’nin pazar derinliği olmaması ve yeterince yatırım gelmemesin de etkisi oldu.
‘3 Yılda Melek Yatırımların Yüzde 38’ini Tek Başıma Yaptım’
Türkiye’de bu 3 senede toplam 160 milyon dolar civarında bir yatırım yapıldı. Bunun yüzde 38’ini tek başıma yaptım. Aslında benim kafamda 20 milyon dolar gibi bir yatırım yapma fikri vardı. Fakat işin içine girdikçe daha da fazla fırsat olduğunu gördüm ve bugün bile bir yatırım. Yurt dışında bir crowdfunding platformu üzerinden bir 50 bin dolarlık yatırım gerçekleştirdim.
90 Start Up’a 90 Milyon Dolar Yatırım
Toplamda 90 tane farklı şirkete 80 milyon dolara yakın, 79.7 milyon dolarlık bir yatırım gerçekleştirdim. Bu beni açık ara Türkiye’de en büyük melek yatırımcı konumuna getiriyor.
Dünyada benim gibi örnekler aslında çok, bu biraz Türkiye’nin şartlarından dolayı beni çok öne çıkardı. Aslında çok daha yüksek seviyelerde 200, 300 tane yatırım yapan dünya çapında melek yatırımcılar var. Bunlar dünyanın her yerinde fırsatları kovalıyorlar.
Benim portföyümde dolar bazında konuşursak yüzde 90 oranında Türkiye’ye, yüzde 10 civarında yurt dışına gerçekleşti. Ama adet olarak yurt dışında bayağı bir sayıya ulaştı; 35, 40’lar civarında. Yurt dışı yatırımlar daha çok küçük ölçekte. Lider yatırımcı değil de daha çok lider yatırımcıların peşine takılan, o rauntlara katkı sağlayan konumda oldu.
Teknoloji yatırımına olan heyecanım artarak devam ediyor. Bugün gayrimenkul gibi eski ekonomiden çıkıp daha da fazla teknoloji işlerine yatırım yapmak istiyorum.
Konuşmanın tamamı hakkında daha detaylı bilgi edinmek için buradaki web adresini ziyaret edebilirsiniz. Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.