KPMG, küresel üretim sektörünün geleceğini araştırdı. Kuzey ve Güney Amerika, Avrupa ve Asya’dan 360 üst düzey yöneticiyle yaptığı ankete havacılık, uzay ve savunma, otomotiv, holdingler, tıbbi cihazlar, mühendislik, sanayi ürünleri ve metaller olmak üzere 6 farklı sektörden yöneticiler katıldı.
KPMG, küresel üretim sektörünün geleceğini araştırdı. KPMG Endüstriyel Üretim Sektör Lideri Hakan Ölekli, ABD, Avrupa ve Asya’dan 360 üst düzey şirket yöneticisiyle yapılan ankette üç başlığın ön plana çıktığını belirterek, “Önümüzdeki iki yıl, özellikle Asyalı şirketler çok agresif büyüyecek. Asyalı üreticiler yeni pazarlar için gaza basıyor, rekabet artacak. Batılı üretici artık “Çin’de üret” yerine “Çin’e sat” stratejisine geçti” dedi.
KPMG’nin Kuzey ve Güney Amerika, Avrupa ve Asya’dan 360 üst düzey yöneticiyle yaptığı ankete havacılık, uzay ve savunma, otomotiv, holdingler, tıbbi cihazlar, mühendislik, sanayi ürünleri ve metaller olmak üzere 6 farklı sektörden yöneticiler katıldı. Yıllık geliri 5 milyar doların üzerinde olan şirketlerde görevli yöneticiler, “Endüstriyel üretimde büyümede nasıl lider olunur?” sorusunu yanıtladı.
KPMG Endüstriyel Üretim Sektör Lideri Hakan Ölekli, “Küresel Üretim Sektörünün Geleceğine Bakış 2016” başlıklı raporda toplanan anketin sonuçlarını analiz etti. Önümüzdeki 2 yıl özellikle Asyalı şirketlerin “çok agresif büyüme” hamlelerine tanık olunacağını belirten Ölekli, “Pek çok pazarda sınırlı büyüme beklentisi hakim olsa da üreticilerin, pastadan daha fazla pay alabilmek için yeni teknolojilere yatırım yapmaları veya rakiplerinin pazar payını çalabilmek için acımasız bir rekabete girmeleri gerekecek. Katılımcıların yüzde 92’si büyümek için yeni coğrafi pazarlara, yüzde 80’i yeni sektörlere girmeyi planlıyor” şeklinde konuştu.
Büyüme Konusunda Üreticiler İstekli
Ölekli şöyle devam etti: “Yaptığımız anketin sonuçlarından anlıyoruz ki; üreticiler, büyüme konusunda her zamankinden daha istekli. Ankete katılımcıların yüzde 74’ü önümüzdeki 2 yıl boyunca büyümenin kendileri için yüksek öncelik taşıyacağını, yüzde 31’i ise önümüzdeki 12-24 ay boyunca çok yüksek öncelik verileceğini ifade ediyor. Üretim sektöründeki yöneticilerin çoğunluğu büyüme hedeflerine ulaşmak için agresif tutum sergilemeyi planlıyor. Asyalı yöneticiler, agresif büyüme konusunda daha kararlı iken özellikle Japon katılımcıların yüzde 41’i çok agresif büyüme yaklaşımına sahip. ABD’lilerin ise yüzde 11’i, Almanlar’ın yüzde 8’i çok agresif strateji izleyeceğini söylüyor.”
Sihirli Sözcük: İnovasyon
Ölekli, anketin sonuçlarına ilişkin de “Başarılı ürün / hizmet sunmak isteyen şirketlerin, müşterileri anlayarak onlar için değer yaratmaya çalışarak müşteriyle birlikte inovasyon yapması gerekiyor. Üreticilerin gelecekte karşılaşabileceği en büyük zorluğun bu olacağı görülüyor” dedi. Ölekli, “Anketten anlıyoruz ki çığır açan inovasyonlara odaklanan üreticilerin yüzde 56’sı pazara bir veya birkaç yeni ürün çıkarmak için yatırımlar yapacağını belirtiyor” şeklinde konuştu.
Ar-Ge’ye Yatırım Artacak
Üreticilerin Ar-Ge ve inovasyona yaptıkları yatırımları artırmaları gerektiğine dikkat çeken Ölekli, “Katılımcıların yüzde 21’i önümüzdeki 2 yıl boyunca gelirlerinin yüzde 10’undan fazlasını Ar-Ge’ye yatırmayı planlıyor. Yüzde 49’u ise gelirlerinin en az yüzde 6’sını Ar-Ge için harcayacağını belirtiyor. Çinli, Japon ve Hintli katılımcıların yarısı bu grupta yer alıyor. Sektörleri ise otomotiv ve holdingler” dedi.
Sensörler, Yapay Zeka, Robotlar
Ölekli şöyle devam etti: “Sensörler ile iletişim ve bilişsel zeka alanındaki gelişmelerin, otomotiv, ağır sanayi, tıbbi cihazlar ve akıllı bina/altyapı gibi pek çok sektörde büyük değer yaratacağı görülüyor.3D baskı ve katmanlı üretim teknolojileri, yapay zeka ve bilişsel bilgi işlem teknolojileri, robotların kullanıldığı üretim bantları yatırım çekecek alanlar olacak. Üreticiler yeni sektöre girmelerine yardımcı olacak yeni işletmelere, modellere ve teknolojilere önemli yatırımlar yapıyor. Mobil platformlara yatırım yapan otomotiv üreticilerinden ticari siber güvenlik hizmetlerine yatırım yapan savunma sanayi yüklenicilerine kadar tüm üreticiler bir taraftan ana faaliyet alanlarında ezber bozan iş modellerine karşı kendilerini korumayı sürdürüyor diğer yandan müşteriyle bağlantılı kalabilmenin yollarını arıyor.”
Yeni Pazarlara Açılma Trendi Başladı
KPMG’nin küresel üretim sektörünün geleceğini araştırdığı ankete göre pek çok üretici ortalamanın üzerinde büyüme kaydedebilmek için yeni pazarlara girmeleri gerektiğini çok iyi biliyor. Bu nedenle üreticilerin daha agresif davranması bekleniyor. Rakamsal olarak da bu durum ankette görülüyor: Üreticilerin yüzde 87’si yeni pazarlara girmek için geçen 2 yılda adımlar atmış durumda. Yüzde 92’lik kısmı ise gelecek 2 yıl içinde bu yönde adımlar atmayı planlıyor.
Asya’dan Gelen Rekabet Azalmayacak
KPMG çalışmasında, Asya’dan gelen rekabetin yavaşlayacağını veya azalacağını düşünenlerin büyük bir hayal kırıklığına uğrayacağı belirtilerek, “Asyalı üreticiler yeni pazar payları kazanma ve büyümeyi hızlandırma çabalarını artırmayı planlıyor. Bu da yoğun bir rekabete işaret ediyor” deniliyor.
Yurt Dışı Yatırımlardan Maliyet Avantajı Bekleniyor
Anketin sonuç kısmında şu bilgilere yer veriliyor: “Yurt dışına açılmanın sadece maliyet düşürme stratejisi olduğu günler geride kaldı. Üreticiler yurt dışı yatırımlarından hem brüt gelir hem de net kar artışı bekliyor. Yine de maliyet hala önemli bir unsur. Katılımcıların yüzde 43’ü yurt dışı yatırımların ilk nedeninin düşük maliyetli üretim fırsatları olduğunu söylüyor. Maliyet düşürmek için yurt dışında yatırım yapmayı planlayanların başında Hintli yöneticiler geliyor. Onları ABD’liler izliyor. Katılımcıların yüzde 34’ü ise yeni pazarlara girmek için yatırım yaptığını ifade ediyor.”
“Çin’de Üret” Yerine “Çin’e Sat” Stratejisi
KPMG çalışmasında üreticinin “Çin’de üret” stratejisinin yavaş yavaş “Çin’e sat” şeklinde değiştiğine dikkat çekilerek şu yoruma yer veriliyor: “Batılı üretici artık ‘Çin’e sat’ stratejisinden bahsediyor. Tabii bu farklı beceriler, kurumsal yapılar ve satış stratejileri gerektiriyor. Bununla birlikte yeni pazarlara girmek için yatırım yapma olasılığı en yüksek kesim, gelişmekte olan Hindistan, Çin gibi pazarlardaki katılımcılar. Çinli katılımcıların yüzde 44’ü, Hintl katılımcıların ise yüzde 47’si yurt dışı yatırımların temel nedenini ‘yeni pazarlara girmek’ diye açıklıyor.Yeni pazarlara girmek pek çok üretici için büyüme denkleminin sadece bir parçası.”
Hizmet de Değişecek Ürün de
KPMG anketine göre üreticiler büyümek için mevcut işleri üzerinde önemli hatta köklü değişiklikler yapmayı planlıyor. Üreticilerin yüzde 80’inden fazlası, sundukları ürün veya hizmeti önümüzdeki 2 yıl içinde değiştirmek istediğini söylüyor. Yeni teknolojilerden ve müşteri taleplerinden faydalanmak isteyen ABD’li katılımcılar sundukları “hizmet” portföyünü değiştirmeyi planlıyor. Alman katılımcılar ise “ürün” portföyünü değiştirmekten söz ediyor.
Kritik Soru: Ya Tedarik Zinciri?
KPMG çalışmasının sonuçlarından biri de tedarik zincirlerinin nasıl yapılanacağıyla ilgili oldu. Buna göre, üreticilerin yeni pazarlara girmeye ve yeni ürünler geliştirmeye bu kadar odaklandığı bir ortamda en kritik soru, tedarik zincirinin büyümeye ne kadar hazır olduğu.
Nitekim üreticiler, büyüme planları önündeki en büyük 3 riski
- Ekonomik kırılma,
- Pazardaki kırılma,
- Tedarik zincirindeki başarısızlık
diye sıralıyor.
En Çok Yatırım Çekecek Teknoloji: Nesnelerin İnterneti
KPMG çalışmasında tedarik zincirinin önceliklerinin sektörlere göre değişebildiği belirtildi. Çalışmada, en hızlı gelişen, en fazla ilgi ve yatırımı çekecek teknoloji unsurunun “nesnelerin interneti” olduğuna dikkat çekildi. Buna göre İngiltere ve ABD’den katılımcılar, nesnelerin internetini destekleyecek teknoloji ve araçlara yapılacak yatırımları küresel öncelikli olarak görüyor.
Organik Ama Hızlı Büyüme
KPMG çalışmasında ayrıca şu bilgilere yer verildi: “Hiçbir yönetici yavaş büyümek istemiyor. Ama katılımcılar hedeflerine ulaşmak için öncelikli olarak organik büyümeyi tercih ediyor. Bunun için belirledikleri süre ise en fazla 3 yıl. Birleşme ve satın alma yerine organik büyümeyi tercih edenlerin oranı yüzde 50’nin üzerinde. Birleşme ve satın almayı en fazla tercih edenler ise Asyalı katılımcılar. Çinli yöneticilerin yüzde 56’sı, Japonların yüzde 53’ünün tercihleri bu yönde.”
Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.