Katma değeri yüksek ihracatın yolunun özel ürünlerden geçtiğine vurgu yapan İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Zekeriya Mete, “Katma değeri yüksek ürün ihraç etmek istiyorsak ülkemize özgü ürünleri dünyaya duyurmalıyız” dedi. Detaylar haberimizde..
Katma değeri yüksek ihracatın yolunun özel ürünlerden geçtiğine vurgu yapan İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Zekeriya Mete, “Katma değeri yüksek ürün ihraç etmek istiyorsak ülkemize özgü ürünleri dünyaya duyurmalıyız” dedi.
İhracatçılar olarak Türkiye’deki birçok ürünün ön plana çıkarılmasıyla katma değerin artacağını belirten İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Zekeriya Mete “Şanlıurfa’nın Biberi, Rize’nin Çayı, Malatya’nın Kayısısı, Kars’ın Peyniri, Ordu’nun fındığı bunların hepsi birer özel ürün. Bu özel ürünlerimizin hepsi için ayrı ayrı Ar-Ge ve tanıtım faaliyetleri yapılmalı. Marka değeri olan yüksek katma değerli ürün ihracatı için bu çalışmaları yapmamız şart. Yoksa fındık örneğinde olduğu gibi yabanı firmalar bizden aldığı ürünleri katma değerli hale getirerek bizim ürünlerimiz üzerinden dünyadan para kazanmaya devam edecek.” diye konuştu.
Barter Sistemi İhracatı Yüzde 30 Arttırır
İhracatta barter sisteminin uygulanmasının ihracatı yüzde 30 seviyelerine kadar yükseleceğini savunan Zekeriya Mete, “Ülkemizin ihtiyacı olan ithal ürünleri ülkeye ihracatçılar olarak biz getirirsek, ticaretinde hızını artırmış oluruz. Türkiye’de ihracat yapan firmalara ithalat önceliğinin tanınması lazım” dedi. Bunun sektörel olarak ayrılabileceğini kaydeden Mete, “Tarımsal ürünleri bizim sektörümüzle ilgili ihracatını yaptıkları ürünleri ithalatına imtiyaz verebilirler. Bizim mal sattığımız ülkelerdeki ithalatçılar paralarını merkez bankasına yatırıyor ve buradan döviz olarak alıyorlar. Merkez Bankası’nda döviz olmadığı zaman onlar parayı yatırmış bile olsalar biz paramızı alamıyoruz. Paranın dönüşü ayları hatta yılları buluyor. Bu da ticareti yavaşlatıyor” dedi. Örnek olarak, Angola’nın ithalata ayda 50 bin dolardan fazla para yollayamadığını belirten Mete, “İhracat yaptığımız ülkeden ithalatı biz yapmalıyız. Bu ülke için riske giren insanın korunması lazım. Bu şekilde hem ithalatçı firmalarımızda ihracatçı firmalara dönüşebilir. Şu an bu sistemin gelmemesi için hiçbir sebep yok. Bu kararın çıkması için gereken güçlü irade şu an mevcut. Kısa vadede ihracatımıza katkısı çok büyük olacak. İhracat bir anda yüzde 30 civarında artış gösterebilir” diye konuştu.
Sektör Olarak 200’üzerinde Ülkeye İhracat Yapıyoruz
Gıda ihracatçıları olarak 200’ün üzerinde ülkeye ihracat yaptıklarını belirten Mete ”Biz zaten gıda ihracatçısı olarak 200 üzeri ülkeye ihracat yapıyoruz, çok az da olsa satış yapmadığımız, girmediğimiz pazar kalmadı diyebiliriz. Şu anda bizim için önemli olan öncelik addettiğimiz pazarlarda ayağımızı sağlamlaştırmak, pazarda hak ettiğimiz yeri ve payı alabilmek. Bu pazarlar şu an Güneydoğu Asya ve Güney Amerika kıtasındaki ülkelerdedir” dedi.
Rusya pazarının yeniden açılışını da değerlendiren Mete “Rusya pazarının açılmış olması bizi ve ihracatçılarımızı heyecanlandırdı. Rusya gerek nüfusu, gerek gıda sektöründe ithalatına bağımlı yapısıyla, gerekse de ülkemize yakınlığıyla avantajlı bir Pazar. Biz de Rusya’nın en büyük gıda fuarı olan Prodexpo fuarına milli katılım organizasyonu düzenlemek üzere çalışmalarımıza başladık. Rusya pazarının açılmasının etkisini Rusya’ya Türkiye geneli Hububat sektörü ihracatımızın geçen aya oranla bu ay ikiye katlanması ile görebiliriz” diye söyledi.
İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.iib.org.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.
Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.