Geçen yıl satın aldıkları yabancı şirketler için 7 milyar dolar ödeyen Türk şirketler, bu alanda kendi rekorlarını kırdı. Türk şirketler, 2014'te 50'ye yakın yabancı şirketi satın aldı. Detaylar haberimizde..
Geçen yıl satın aldıkları yabancı şirketler için 7 milyar dolar ödeyen Türk şirketler, bu alanda kendi rekorlarını kırdı. Türk şirketler, 2014'te 50'ye yakın yabancı şirketi satın aldı.
Türk şirketleri 2014’te, yurtdışında şirket satın alma ve ortaklıklara 7 milyar dolar yatırdı. Son 5 yılda gerçekleşen toplam 16.5 milyar dolarlık satın almaların yarıya yakını geçen yıl gerçekleşti ve yıllık bazda rekor kırıldı. Bu rakama ulaşılmasının en önemli nedeni Yıldız Holding’in United Biscuits’i satın alması oldu.
Türk şirketlerinin satın almaları raporunu açıklamaya hazırlanan Deloitte’un Türkiye CEO’su Hüseyin Gürer, “2010-2014 döneminde Türk şirketleri yurtdışında toplam işlem hacmi yaklaşık 16.5 milyar dolar olan 175 satın alma işlemi gerçekleştirdi. Geçen yıl gerçekleşen 45-50 kadar işlemde yaklaşık 7 milyar dolarlık bir işlem hacmi oluştu” dedi.
Hüseyin Gürer, "2009 krizi sonrasındaki dönemde Türk şirketlerinin de pazarlarını çeşitlendirmek, global marka olmak, yeni ürün ve kanal sağlamak gibi sebeplerle yurtdışında çok çeşitli coğrafyalarda aktif yatırım stratejisine sahip olduğunu gözlemliyoruz. Özellikle gıda, üretim, altyapı ve madencilik sektörlerinde Türk yatırımcılar global pazarlarda satın almalar yaptılar" dedi.
Satın Almaların Yüzde 42'si Geçen Yıl Gerçekleştirildi
2010 - 2014 arasındaki toplam satın alma işlemlerinin 16.5 milyar dolar olduğu dikkate alındığında, bu işlemlerinin yüzde 42'sinin sadece bir yılda, 2014'te gerçekleştiği görülüyor. Türk şirketlerinin yurtdışı satın almalarında 2007 yılı büyük önem taşıyor. O yıl, bir Türk şirketinin yurtdışında yaptığı en büyük satın alma gerçekleşmiş, Ülker (Yıldız Holding) Godiva'yı 850 milyon dolara satın almış, Hürriyet'in TME'yi satın almasıyla birlikte yıllık bazda 1.5 milyar dolarlık değere ulaşıldı.
2008'de 16 satın alma oldu. En büyük iki yatırımdan birini Gübretaş, (İran'da 532 milyon dolar) diğerini de Turkcell (Belarus Telecom'a 500 milyon dolarlık yatırım) yaptı. Yıllık bazda, 1 milyar 545 milyon dolarla yıllık bazda 2007 düzeyinde kalınmıştı.
2009'da, global kiriz yılı nedeniyle satın almalar dibe vurdu. Sadece 6 satın alma oldu. Bunlardan beşinin değeri açıklanmadı. 2010'da 12 satın alma gerçekleşti. En büyük yatırımı Yıldırım Holding (Fransa'da 500 milyon dolarlık liman yatırımı) yaptı. Değeri açıklanan 7 işlemde 1.1 milyar dolarlık alım yapıldı.
2011'de 25 satın alma ve ortaklık işlemi oldu. En büyük işlemi Anadolu Efes'in SAB Miller'in Rusya operasyonlarını 1.9 milyar dolara satın alması oluşturdu. Yıllık bazda değeri açıklanan 15 işlemde 2 milyar 649 milyon dolarlık işlem oldu. Açıklanmayanlarla birlikte ilk kez yıllık bazda 3 milyar dolar seviyesinde alım oldu.
2012'de 51 şirket-marka satın alması oldu. Bunların çoğunun değeri açıklanmadı. Bu yıl, en büyük yatırımlarını, 6 ayrı yatırmda Genel Enerji yaptı. 2013'te Türk şirketleri 55 yabancı şirkete ortak oldu veya satın aldı. En büyük satın almaları Doğuş Holding, Astir Palace Greece'ı (598 milyon dolar), Yıldırım Holding'in madencilik yatırımları, (425 milyon dolar) ve Yıldız Holding'in Candy Company'i satın alması (221 milyon dolar) oluşturdu. 2013'te de birçok işlemin değeri açıklanmadı. Ancak Hazine kayıtları ve konuyu takip eden, bazı satın almalara aracılık eden uluslararası mali danışmanlık şirketi Deloitte'un verilerine göre 2010-2014 döneminde Türk şirketleri yurtdışında toplam işlem hacmi yaklaşık 16.5 milyar dolar olan 175 satın alma işlemi yaptı.
'Yabancı İlk Kez Politik Riski Sorgulamaya Başladı'
Deloitte Türkiye CEO'su Hüseyin Gürer'e, yabancı sermayenin Türkiye'ye ilgisi konusundaki izlenimleri de sorduk. Gürer, şöyle dedi: "Son dönemde yabancı yatırımcıların gözünde Türkiye'nin ülke riski arttı. Uzun yıllar sonra ilk defa politik riski sorgulamaya başladılar. Türk şirketleri ile ortaklıklara ve satın almalara olan ilgi devam etmekle birlikte, birçok yatırımcıda bekle-gör yaklaşımı hakim. Özellikle kur hareketi şirketlerin karlılık ve borçlanma yapılarını etkiledi, bu da yatırımcıları tedirgin ediyor ve değerlemelere de olumsuz yansıyor." Gürer, Türkiye'ye ilgili hangi ülke ve bölgelerden geldiğine ilişkin olarak da "Satın alma hareketinin ana kaynağı Avrupalı yatırımcılar. Ayrıca Körfez sermayesi ve Uzak Doğulu yatırımcılar da birkaç yıldır Türkiye'deki yatırım fırsatlarını düzenli olarak takip ediyorlar" diye konuştu.
Dünya kaynaklı haberimizi ekosistemimizdeki tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.