Sağlık Sektörü Artan Beklentileri İnovasyonla Karşılamak Zorunda!

Denetim, vergi, kurumsal finansman, kurumsal risk ve yönetim danışmanlığı hizmetlerinde dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Deloitte, ‘2015 Küresel Sağlık Hizmet Sektörü Görünümü’ ve ‘2015 Küresel Yaşam Bilimleri Görünümü’ raporlarını yayınladı. Detaylar haberimizde..

Denetim, vergi, kurumsal finansman, kurumsal risk ve yönetim danışmanlığı hizmetlerinde dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Deloitte, ‘2015 Küresel Sağlık Hizmet Sektörü Görünümü’ ve ‘2015 Küresel Yaşam Bilimleri Görünümü’ raporlarını yayınladı.

Sağlık hizmetleri ve yaşam bilimleri sektörlerini etkileyen küresel gelişmelere yer verilen raporlara göre, bu alandaki şirketlerin gelirlerini artırabilmeleri için ciddi dönüşüm yoluna gitmeleri gerekiyor.

Sağlık harcamalarındaki artış beklentisi karşısında kamu ve sağlık hizmeti sağlayıcılarının maliyetlerinin azaltılması, tedavi sonuçlarının iyileştirilmesi ve değer yaratılmasına yönelik çabaları, sağlık sektöründe dönüşüm gerektirecek. Maliyetlerin aşağı çekilmesi, değer odaklı sağlık anlayışına geçiş, yatay ve dikey işbirlikleri, yetenek stratejileri, hastayı tüketici olarak iş yapış şeklinin merkezine alma, sağlık teknolojileri ve büyük veri, gelişmekte olan pazarlardaki büyüme fırsatları, uyum programları ve şeffaflık konuları önümüzdeki dönemde ön plana çıkacak.

Deloitte Türkiye Sağlık ve İlaç Endüstrisi Lideri Güler Hülya Yılmaz raporlarla ilgili olarak şunları söyledi: “İletişim ve teknolojinin ilerlemesi ve ekonomik gelişmeler sonucu giderek daha fazla bilinçlenen ve talepleri artan hastaların yerini artık ‘ilaç ve sağlık hizmet tüketicileri’ alacak. Hem nicelik hem de nitelik olarak artan bu talepleri karşılamak isteyen devletler ise bir yandan kısıtlı gelir kaynakları dolayısıyla maliyet düşürme, bir yandan da bilinçli tüketicilerin talepleri nedeniyle kaliteyi yükseltme baskısı altında bulunacaklar. Dijital ilaç, mobil sağlık hizmetleri, kişiye özel ilaç ve tedavi uygulamalarının tüm dünyada giderek yaygınlaştığı bu dönemde sağlık sektörünün geleceği, artan ihtiyaçlar doğrultusunda yeni ürün-hizmet üretebilme ve bunları etkin bir biçimde sunabilme kapasitesine bağlı. Düşük maliyet ve yüksek kalite baskısı altında, gerek ilaç üretip satan gerekse sağlık hizmetleri veren işletmeler için Ar-Ge faaliyetleri yürütmek ve bu alanda hem yaratıcı hem de etkin işbirliği modelleri oluşturmak kaçınılmaz olacak.”

"Sağlık Hizmet Sektörü Giderek Artan Beklentileri Karşılamak Durumunda"

‘2015 Küresel Sağlık Hizmet Sektörü Görünümü’ raporuna göre global ekonomi uzun süreli bir resesyondan çıkarken, artan ve yaşlanan nüfus, kronik hastalıkların yaygınlaşması, gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme ve gelir seviyelerinin artması, altyapısal iyileştirmeler ve tedaviye yönelik teknolojik gelişmelerin etkisi ile sağlık harcamalarının 2014-2018 arasında yılda ortalama %5,2 oranında büyüyerek 9,3 trilyon dolara ulaşması bekleniyor.

Sağlık sektöründe hükümetler, sağlık hizmetlerini veren kurumlar ve sigorta şirketleri bir yandan giderek daha fazla bilinçlenen tüketici konumuna gelen hastaların sağlık hizmet taleplerini karşılamaya, bir yandan da artan bu taleplerin yarattığı maliyetleri azaltmaya uğraşıyorlar. Ana odak maliyetlerin azaltılması olsa da, kamu ve özel sağlık sistemlerinin gelişmesiyle başta Asya ve Orta Doğu olmak üzere bazı gelişmekte olan pazarlar sağlık harcamaları açısından hızla büyüyecek ve coğrafi büyüme ve gelir artışı arayan uluslararası hastane zincirleri, ilaç firmaları ve medikal ekipman üreticileri için çeşitli fırsatlar sunacak. Rapora göre, 2015 yılında sektör için dört ana konu çok önemli olacak:

1. Maliyetlerin kontrolü: Sektörün en önemli konusu olmaya 2015 yılında da devam edecek. Politik ve ekonomik belirsizlikler, birçok ülkede alınan tasarruf tedbirleri akıllara kamu sağlık fonlamasının sürdürülebilirliğine ilişkin birçok soruyu getiriyor. Belirli tedavilerin, kişiye özel ve genetiğe dayalı ilaçların pahalılığı, ilaç israfı, dolandırıcılığı ve suistimali sektöre yük bindirmeye devam ediyor olacak. Bununla birlikte, hacim odaklı sağlık anlayışından değer odaklı (daha düşük maliyetli ve daha kaliteli) sağlık anlayışına geçiş giderek daha fazla desteklenecek. Hastalar açısından daha iyi sonuçların elde edilmesine odaklı bu anlayış, sağlık değer zincirinden ilaç şirketlerini de içine alacak şekilde yaygınlaşacak ve yeni yatırımları gerektirecek.

2. Değişen piyasa koşullarına uyum: Piyasada hızla değişen koşullara uyum sağlamak geleneksel iş modellerinde değişimi gerekiyor.

  • Hükümetlerin baskın rolü: Devletlerin tüm dünyada ödeyen, düzenleyen ve pazar belirleyen rolü göz ardı edilmemeli. Hem maliyetleri kontrol eden hem de kaliteyi artıran sistemlerin kurulması için gerekli reformların devlet tarafından yapılması gerekiyor. Referans fiyat uygulaması pek çok ülkede fiyatları aşağıya çekmiş olsa da, kamu düzenleyicileri için artan ilaç harcamalarını minimize etmeye yönelik halen en büyük odak konusu fiyatlandırma ve geri ödeme koşulları. Ek olarak pek çok ülkede, jenerik ilaçların önerilmesini teşvik eden politikalar da artıyor.
  • Büyümek için işbirliklerinin artması: Ölçek ekonomisinden faydalanmak, yeni yetkinlikler elde etmek, satın alma gücü kazanmak, maliyetleri azaltmak için sektörde işbirliği yapmak ve sinerji yaratmak üzere dikey (ayakta tedavi, teşhis, evde bakım vb. merkezlerin alınması) ve yatay (diğer hastanelerin alınması) konsolidasyon artacak. Çeşitli ülkelerde kamu ve özel hastaneler arasında medikal teknoloji kaynakları ortak kullanılarak işbirliği yapılıyor. Kamu-Özel Ortaklığı modelleri uygulanıyor.
  • Yetenek için rekabet: Nüfus ve sağlık hizmet ihtiyaçları arttıkça, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler eğitimli, nitelikli sağlık sektörü profesyonelleri bulmakta zorlanıyorlar. Sağlık hizmet sağlayıcılarının liderlik becerilerine sahip yöneticileri ve 21. Yüzyılın sağlık modelleri gereksinimlerine cevap verecek hemşireleri, medikal teknoloji uzmanlarını ve bilgi teknolojileri çalışanlarını kurumlarına çekmeleri ve elde tutmaları gerekecek.
  • Sağlık hizmetlerine erişim: Sağlık hizmet personeli sayısının yetersiz olması, hastanın bulunduğu yerde yeterli sağlık hizmeti bulunamaması, kimi ülkelerdeki altyapı eksiklikleri ve miadını doldurmuş tesisler, hala dünya genelinde sağlık hizmetine erişimi kısıtlayan faktörler arasında geliyor. Talep ve arz arasındaki bu açığı gidermek ve geleneksel hastane ortamı dışında daha uygun maliyetli evde, sanal vb. ortamlarda hizmet sunabilmek ciddi seviyede altyapı yatırımlarını ve inovatif çözümleri gerektirecek.
  • “Hasta” konumundan “Tüketici” konumuna geçiş: Hastalar, internet, teknoloji ve sosyal medyanın gelişiminin etkisiyle giderek daha fazla bilinçlenen tüketiciler durumuna geliyorlar. Tedavi seçeneklerini, hizmet maliyetini, hizmet kalitesini ve şeffaflığı sorguluyorlar. Tüketicilerle ilişkileri kuvvetlendirmek marka sadakati yaratmak için önem kazanıyor. Aynı zamanda sağlık alanında elektronik sağlık kayıtları, tele ilaç, mobil sağlık gibi bilgi teknolojileri de hastayı merkezine alan sağlık hizmetlerine dönüşümde önemli olacak.

3. Dönüşüm ve sağlık teknolojilerindeki yenilikler: Sağlık teknolojilerindeki gelişmeler, mobil sağlık hizmetleri uygulamaları, tele-ilaç, yapay zekâ çalışmaları, 3 boyutlu baskı, giyilebilir teknolojiler, teşhis araçları gibi dijital yenilikler hastadan doktora, tedarikçiden diğer paydaşlara kadar herkesi etkiliyor. Bununla birlikte, internetle giderek daha fazla bağlantılı hale gelen yeni ortamda bilgi güvenliği ve mahremiyetin sağlanması ise önemli bir zorluk olarak firmaların karşısına çıkıyor. Büyük veri ve analitik ise farklı kaynaklardan toplanan hasta verilerinin analizi ile belirli tedavi yöntemlerinin klinik değerinin belirlenmesi ve geliştirilmesi konusunda önemli bir fırsat sunuyor.

4. Yasal düzenlemeler: Mevcutta sağlıkla ilgili düzenlemelerin ana odağı ilaçlar ve hasta güvenliği olsa da globalde sağlık sektöründe özellikle hasta bilgilerinin gizliliğinin korunması, teknolojik gelişmeler, daha gelişmiş risk izleme teknikleri ve ilaç şirketlerinden sağlık hizmet sağlayıcısı kurumlara ve doktorlara yapılan ödemelerin şeffaflığına yönelik yasal düzenlemeler önem arz ediyor.

"Yaşam Bilimleri Sektörü İçin de Transformasyon Şart"

2015’te yaşlanan nüfus, artan kronik hastalıklar, tedavi yöntemlerinde ve teknolojideki gelişmeler yaşam bilimleri sektöründe büyümeyi tetikleyecek faktörler arasında yer alıyor. 2014-2018 arasında ilaç satışlarının yılda ortalama %6,9 büyümesi, bu büyümeden de en çok payı onkoloji, kalp ve damar ilaçlarının alması bekleniyor. ‘2015 Küresel Yaşam Bilimleri Görünümü’ raporuna göre, yaşam bilimleri sektörünün dönüşmesi gereken ve gündeminde olan dört ana konu ise şöyle sıralanıyor:

1. İnovasyon ve büyüme arayışı: Jenerik ilaçlara artan talep, patent koruma sürelerinin dolmasından kaynaklı ciro kaybı, hem Ar-Ge’ye dayalı şirketleri hem de jenerik ilaç üreticilerini inovasyon ve büyüme fırsatları yaratabilmek için çeşitli satın alma fırsatlarını araştırmaya itiyor.

2. Değişen mevzuat ve risk ortamına alışma: İlaç ve ürün güvenliği, gizlilik ihlalleri, fikri mülkiyet hakları konularındaki yasal düzenlemeler sektörü zorluyor. Yaşam bilimleri alanında faaliyet gösteren şirketlerin AR-GE, tedarik zinciri, ticari operasyonlar gibi klinik operasyonlar ve diğer iş kollarında aktif ve kapsamlı uyum programlarına sahip olduklarını göstermeleri gerekiyor. Aynı zamanda yaşam bilimleri firmaları tarafından sağlık sektörü çalışanlarına yapılan ödemeler ve klinik araştırma/deney sonuçları konularında devletin, yatırımcıların ve kamunun şeffaflık beklentisi artıyor.

3. Paydaş değerini oluşturma ve koruma: AR-GE çalışmalarının verimliliğinin artması, genişleyen ürün gamları ve maliyetlerin kontrol altında tutulması paydaş değerini artırma konusunda etkili oluyor. Ancak özellikle yeni ve inovatif ilaçlara yönelik fiyatlandırma mekanizmaları, jenerik ilaçlar ve tedarik zinciri operasyonları paydaş değerinin aşağı ya da yukarı doğru gelişmesini etkileyecek unsurlar olarak görünüyor.

4. “Gelecek dalga” için hazır olma: Şirketler ‘gelecek dalga’lara hazırlıklı olabilmek ve ortaya çıkacak fırsatlardan faydalanabilmek adına iş modellerini revize ediyor. Ürünlerin pazarda tutunabilmesi için olumlu tedavi sonuçlarını kanıtlayan verileri sunabilecek yetkinliklerin geliştirilmesi, ‘herkes için aynı hizmet’ ve marka odaklı pazarlama yaklaşımından tüm kritik karar vericileri hedefleyen ve müşteriyi merkeze koyan pazarlama yaklaşımına geçilmesi, sağlık hizmet sağlayıcıları ile işbirlikleri kurarak kişiselleştirilmiş tedavi ve ilaçlar sunulması, karşılanamayan sağlık ihtiyaçlarını tespit etmek için teknolojinin ve sağladığı verinin kullanılması, gelişmekte olan pazarlardaki faaliyetlerin artırılması, yeteneklerin elde edilmesi ve geliştirmeye yönelik stratejilere sahip olunması şirketlerin önümüzdeki döneme uyum sağlaması için kritik faktörler olarak öne çıkıyor.

Haberimizi sağlık hizmetleri veya yaşam bilimleri sektörlerinde faaliyet gösteren okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu içeriği 4.943 kişi okudu.
Kategori: Bilişim / Teknoloji
Yazar Emine Cin Ertaş Hakkında

Sinop Üniversitesi İstatistik Bölümü mezunu Emine Cin Ertaş, İstanbul Ticaret Üniversitesi Endüstri Mühendisliği'nde "Geri dönüşüm ekonomisi" üzerine tezli yüksek lisans yaptı. Ocak 2014 ile Ocak 2020 tarihleri arasında Girişim Haber'de Baş Editörlük yaptı. Ertaş, Şubat 2020'den bu yana Beykent Üniversitesi'nde Lojistik Bölümü Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır.

Yorum Ekle

Ad Soyad *
E-mail * (Gravatar resminiz görünecek)
Web
KalınYatayAltı ÇiziliAlıntı
  •   Yorum  
  •   Önizle  
Yükleniyor