Huzurlarınızda Vakko'nun Etkileyici Başarı Hikayesi! -4

“Bugün, “Hayat mücadelesi” sözcüklerin ağızlarına alanlar bunun ne demek olduğunu, benim “hayata atıldığım” yıllardaki anlamıyla bilebilselerdi… Evet hayat o yıllarda gerçek bir mücadeleydi." diyor Vitali Hakko. İşte Vakko'nun başarı hikayesinin dördüncü bölümü haberimizde..

“Bugün, “Hayat mücadelesi” sözcüklerin ağızlarına alanlar bunun ne demek olduğunu, benim “hayata atıldığım” yıllardaki anlamıyla bilebilselerdi… Evet hayat o yıllarda gerçek bir mücadeleydi." diyor Vitali Hakko. İşte Vakko'nun başarı hikayesinin dördüncü bölümü haberimizde..

Vakko’nun Kapalı Çarşı'daki Ayak Sesleri: Şen Şapka

Vitali Hakko, askerliğini yaptıktan sonra ailece oturup karar almışlar, bir şapka dükkanı açmışlar. Ablası Bella’nın kocası Rafael ile birlikte ortak olarak açtıkları bu dükkan Kapalı Çarşıdaydı.

“Elimizdeki sermaye ancak mağaza kirasıyla gerekli vitrin ve dimirbaş giderlerine yetmişti.” Diyor Bay Hakko. Dükkanın vitrinini kendi deyimiyle gıcır gıcır yapar. Her şey tamadır, ama en önemli iki şey olmadan hiçbir şey olmazdı. O da “usta” ve “maldı” Nihayet Max Usta’yı bulurlar. Malı da Mösyö Paissiz diye sempatik bir işadamının mağazasından borç olarak alırlar. Sonra başlarlar şapka üretimine. O günleri şöyle anlatıyor Vitali Hakko.

“Geceleri ürettiğimiz şapkaları gündüzleri satıyorduk. Ne kadar mal üretebilirsek satıyorduk. Doğrusu bizden önce İstanbul’da kadın şapkası yok değildi. Vardı ama, bunlar Mme Christi gibi o günün ünlü modelistleri tarafından sosyetenin hanımları için yapılırdı.”

Dükkanın ismini “Şen” koymasını sebebini şöyle açıklıyor ünlü işadamı:

“Giyim, kuşam bir renktir, bir şenliktir. Bu nedenle de bizim markamız “Şen Şapka” dır. Bu, biraz da benim felsefemdir. Bir insanın güler yüzlü, şen, kendinden hoşnut ve iyimser olması için çok şey gerekmez. Yeter ki küçük şeylerle yetinmesini bilsin. Öylesine günler vardır ki, bir şapka, sizi değiştiriverir. O an, aynadaki kendinizi de, karşınızdaki insanları da bir başka türlü görürsünüz. Bir sabah yataktan kalktığınızda, içinizin, neden kaynaklandığını bilmediğiniz bir sevinçle dolu olması gibi. Evet, bizim şapkalarımız, renk, güzellik, alım, zerafet veriyor, günlük yaşama küçük şenlikler katıyordu. Bu da beni maddi kazancımın dışında mutlu ediyordu.”

Vitali Hakko: “Doğruluk Her Koşulda Meyve Verir”

Kısa zamanda ilgi gördüklerin ve giderek ünlendiklerini ifade eden Vitali Hakko bunun sebebini şu tek cümlesine bağlıyor: “Doğruluk her türlü koşulda meyve verir.”

Sempatisi ve güler yüzlülüğüyle herkes tarafından sevilmeye başlayan Hakko, “Vakko-sever” sloganını, insanlara olan saygısından geliştirdiğini vurguluyor, şöyle konuşuyor:

“Müşteri, bekleme bölümünde bekler, birlikte sohbet ederdik. Sonra kabine girer, perdeyi çeker şapkasını denerdi. Önerdiğimiz şapkaları orada, ayna karşısında dener, biz de kendisine fikrimizi söylerdik. Müşterimizin tipine uygun bir şapkamız olmadığında da bunu söyler, gerekiyorsa onu eli boş gönderirdik. Ama uygun olmayan bir malı, para kazanmayı hırs ve telaşıyla kesinlikle satmazdım. Bol çeşidimizin olduğu bir başka güne ertelerdi şapka alımını. Böylece müşterilerimizle aramızda bir güven oluşmuştu. Yıllar sonra reklamlarımızda “Vakko-sever” sözcüğünü kullandığımızda, müşterilerimizden başka hiç kimse bunun ardında uzun yılların güveninin yattığını bilmiyordu.”

Giriştiği işte Vitali Hakko’nun parayı ve başarıyı yakalaması evlerinde neşe ve sevin havası yaratmış. En çok da annesinin mutlu olduğunu dile getiriyor Vitali Bey:

“Aramızdaki en mutlu kişi kuşkusuz annemdi. Zavallı anneciğim, gözlerine inanamıyor, kendisini bir ruya aleminde sanıyordu. Onu böyle mutlu görmek de bizi mutlu ediyordu. durmadan kendisine isteklerini soruyordum. Anneciğim hiçbir şey istemezdi. Günün birinde ısrarlarıma dayanamadı, o zamanlar hemen her kadının kalbinde yatan şıklık ve statü simgesi olan giyeceğin adını söyledi. “Bir kürk!” dedi.

En iyi kürkçüler Mahmutpaşa’da Kürkçü Han’daydı. En ünlüleri de Beyko idi. Eski bir Mahmutpaşalı olarak Beyko’yu tabiki tanıyordum. Son derece şık ve varlıklı bir adam olan Beyko’ya gittim. Bana iyi cins astragan nalsı olur, nelere dikkat etmem gerekir hepsini tek tek gösterdi ve açıkladı.

Fiyatlarını sordum ve en kalitelisini annem için aldım. Yanına bir de Şen Şapka’dan şık bir seçip, elimde paketler evin yolunu tuttum.

Annem paketi açıp da, astragan kürkü görünce, boynuma sarılıp hüngür hüngür ağlamaya başladı. Doğrusu ben, ablam Bela ve kardeşim Albert göz yaşlarımıza hakim olamadık. İşte gerçek doğruluk, gerçek mutluluk bu olsa gerek.”

Vitali Hakko'dan Bir Anı: "Başarılı Olmak İçin Kimseyi Kıskanmayacaksın, İşine Bakacaksın."

Vitali Hakko yoksul bir çocukken Kapalıçarşı’daki Kupidis mağazasının önünden geçerken hep, “Ahh! İnşallah böyle bir mağazada bir gün çalışmak nasip olur” diye içinden geçirirmiş. Fakat nereden bilebilirdi ki, gün gelecek bu mağazanın sahibi onun açtığı Şen Şapka mağazasının önündeki sıraya giren müşteri kalabalığının ağzı açık seyredecekti. Değil Kupidis mağazasında çalışmak, ileride 10 tane Kupidik mağazasının satın alacak paraya sahip olacaktı.

Bu olayın öyküsü ilginçtir. Vitali Hakko, nihayet bahsettiği Kupidis mağazasında çalışmaya başlar. Patronu Andon aksi bir adamdır:

“Patronum Andon müthiş cimri ve aksi bir adamdı. Çalışmalarımı hiç beğenmezdi. Çok gayret ederdim ama bir kez olsun beni teşvik etmezdi. O sıralar da bir an evvel askere gitmek istiyordum. Çünkü amacım çok istediğim bir başarıyı yakalamaktı. Askerlik bunun önünde engeldi. Bir an evvel bitirmek istiyordum. Bunu patronum Andon’a söylediğim de hiçbir şey demedi, selamı sabahı kesti. Ben yıllar sonra dükkan açmak istediğimde, şapka üretimi için şapkanın malzemeleri gerekiyordu. Malzemeyi sade Mösyö Paisis isminde bir tüccar satıyordu. Mağazası Beyoğlu Tünel semtindeydi. Kendisinden borç karşılığı şapka malzemesi istedim. Bunu, eski patronum Andon duymuş. Kendisi bu kuruluşun çok iyi müşterisiydi. Hemen oraya gidip bana mal verdiği taktirde kendisiyle tüm ticari ilişkilerini keseceğini bildirmiş. Fakat Mösyö Paisis, sempatik, anlayışlı bir insan olduğu için bana malzeme verdi. yıllar sonra benim mağazam tıklım tıklım iş yapmaya başladı. Müşteriler, dışarılara kadar sıraya giriyordu. Bu durum eski patronum Bay Andon’un gözünden kaçmamıştı. En çok içerleyen o oldu. her yarım saatte bir dükkanından çıkar, bizim mağazanın önüne gelir, kapının önündeki kuyruğu görüp, eski çırağının mağazasının böylesi dolu, kendisininkinin böylesi boş oluşuna bir türlü akıl erdiremeyip burnundan solurdu. Bay Andon, bir şeyi gözünden kaçırıyordu: Ben meslek hayatım boyunca kimseyi kıskanmadım. Tam tersine rakiplerimin başarısı, bana itici bir güç verdi.”

İş Başarmak İsteyenlere Vitali Hakko'dan İnci Gibi Nasihatler;

  • Kendini işine ver
  • Kimsenin dedikodusunu yapma
  • Kendine ve tanrıya güven
  • Anne ve babana hürmet et
  • Tüm yaşamın boyunca dürüst ol
  • Ailene önem ver
  • Olumsuzluklar karşısında ümitsizliğe kapılma
  • Kıskanç olma
  • Yeteneklerini, kapasiteni bil; uygulanabilir bir işe odaklan
  • Yaptığın yanlışlıklara üzülme, ama bir daha tekrar etme,yanlışlıklarını tecrübe olarak gör
  • Müşteri malinı alsın veya almasın, gereken saygı ve kibarlıkta kusur etme. Çünkü bu senin reklamın olur

Acılar İçinde Başaranlar 2/ Akis Kitap kaynaklı alıntı röportajımızın 4. bölümünü tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Röportajın önceki yazıları;

Röportajın sonraki yazıları;

Yorum Ekle

Ad Soyad *
E-mail * (Gravatar resminiz görünecek)
Web
KalınYatayAltı ÇiziliAlıntı
  •   Yorum  
  •   Önizle  
Yükleniyor