KOBİ'lerin, Küçük Grupların Farketmediği Büyük Güç: Kümelenme!

Globalleşen dünyada pazar payını ve etkisini artırmak büyük markalar ve devler için giderek kolaylaşıyor. Markalaşma tarafında sıkıntı yaşayan ülkeler ve ülkemiz için ise bu durum aslında bir tehdit. Bu duruma karşı bir direnç oluşturmanın formülü ise: kümelenme. Bu derleme haberimizde ülkemiz ekonomisinin kritik hamlesi olan kümelenme üzerine yoğunlaşıyoruz. İşte kümelenme ile ilgili haberimiz.

Globalleşen dünyada pazar payını ve etkisini artırmak büyük markalar ve devler için giderek kolaylaşıyor. Markalaşma tarafında sıkıntı yaşayan ülkeler ve ülkemiz için ise bu durum aslında bir tehdit. Bu duruma karşı bir direnç oluşturmanın formülü ise: kümelenme. Bu derleme haberimizde ülkemiz ekonomisinin kritik hamlesi olan kümelenme üzerine yoğunlaşıyoruz.

Sık sık duyduğumuz bir kavram üzerinde duruyoruz bu ay: “kümelenme”. Matematik derslerinde gördüklerimizden çok da farklı değil aslında. Hatırlayabildiniz mi? Ne öğretmişlerdi bize vakti zamanında: “Çeşitli nesnelerin bir araya getirilmesiyle oluşturulan gruplara küme denir. Nesnelerin her biri ait oldukları kümenin bir elemanıdır.” Evet, tıpkı böyle. Hollywood, Bollywood, Silikon Vadisi desek? Dünya çapında en tanınmış kümelerden yalnızca üç tanesi.

“Kümeler zaman içinde oluşur; bir gecede belirip yok olan fenomenler değillerdir.” Ketels.

Literatür incelemesi yapıldığında kümeleri inceleyen pek çok araştırmacı olduğu görülüyor ve ne kadar farklı yapıda küme incelemiş olsalar da hepsinin hem fikir olduğu birkaç nokta var:

  • Seçilen bölgeler rast gele değil; bu bölgeler küme içindeki firmalara en iyi şartları sağlıyor.
  • Teknik alanlar; mevcut kümeler içinde en başarılı olanlar teknik alanlarda faaliyet gösteren kümeler.
  • Kalifiye eleman; kümenin içindeki firmalara sağladığı en büyük fayda olarak gösteriliyor.
  • Sosyal ve politik denge; küme içinde bu olgular geliştikçe firmaların güven duygusu da artarak gelişimlerinde daha gözü kara davranabiliyorlar.
  • Hükümet politikaları, hem kümeye dahil olmak üzere yabancı yatırımcıların ilgisini çekiyor hem de alt yapının daha hızlı gelişmesini sağlamaktadır.

Bu ortak noktalar neden firmaların kümelenme yoluna gittiğini az çok açıklıyor aslında ama bu nedenleri daha derinlemesine incelemek gerekirse öğretilerek değil doğal olarak gelişmiş şu sebepler ile karşılaşıyoruz:

  • Artık pek çok sanayi bölgesi, ulusal ya da küresel ekonomi belli bölgelerde toplanmış durumda,
  • Belirli bir alanda çalışmalarını yürüten kurum/ kuruluşlar ortak alanlarda toplanma eğilimindeler,
  • Yıllar içinde küme dışında kalmış şirketlere kıyasla ekonomik topluluk içinde kalmış şirketler daha uzun ömürlü oluyor,
  • Küme içinde inovasyon süreci firmaların tek başına hareket ettikleri bir çevreye göre daha fazla üzerinde durulan bir olgu.

Bir şirketin idame ettirilebilmesi günümüzde oldukça zor bir iş haline geldi. Hiçbir ticaret adamı şirketinin çıkarını görmediği bir adım atmaz, atmamalıdır da zaten. Küme içinde bulunanlar değerlendirildiğinde ticari olarak olumlu etki ve sonuçlar gözlemlenmiş:

  • Finansal, zamansal ve lojistik giderlerde azalma,
  • Daha önce de belirttiğimiz uzmanlaşmış iş gücünden oluşan daha geniş bir havuzdan faydalanma,
  • Bilginin daha kolay transfer edilmesi.

Küme için yapılan tanım yıllar içinde genişletildi. 1890larda yapılan ilk tanımlara göre endüstriyel bölgeler olan kümeler 90ların sonunda birbiri ile bağlantılı firmaların belirli bir konu üzerinde bölgesel olarak yoğunlaşması olarak tanımlandı. Pek tabi bilgi yaratımı ve inovasyon unutulmadı. 2000lere geldiğimizdeyse olay birbirini tamamlayan benzer kurumların üzerinde dönmeye başlamıştı. Daha önceleri bahsi geçen bölgesel yoğunlaşmaya gelince; artık sadece tek bir şehrin değil, eyalet, ülke ya da komşu ülkelerinde işin içine dahil edildiğini vurgulamalıyız. Tanımdaki son genişleme ise etki alanı üzerinde, küme içindeki şirketler ve yerel/ulusal ekonomiler bir yana artık etki edilen uluslararası pazarlar olmaya başlamıştır.

Yani birbiri ile doğrudan ya da dolaylı şekilde alakalı firmaların sosyal ve güven ilişkileri kurduğu canlı bir organizmadan bahsediyoruz. Küme içindeki firmalar hem kendilerini, hem kümelerini, hem teknolojiyi hem de ekonomiyi etkiliyorlar, hızlı bilgi paylaşımı sayesinde her gün büyüyüp serpiliyorlar. Sanmayınız ki küme içinde olan firmalar rekabet halinde değil! Serbest Pazar kuralları altında ve günümüz şartlarında böyle bir ortam varlığı düşünmek mümkün değil. Ancak küme içindeki firmalar birbirleri ile tıpatıp aynı bile olsalar uzmanlaştıkları alanların farklılığı ve zaman içindeki eleman değişimleri sebebi rekabet etmeye devam edebilmektedirler.

Literatüre baktığımız zaman farklı küme üyelerinin ve bunların birbirleri arasındaki etkileşim göz önüne alınarak 4 farklı model tanımlanmıştır. Bunlardan ilki Marshallian Küme Modeli olarak adlandırılmıştır. Bu tip kümelerde homojen dağılmış kendi aralarında işbirliği halinde, doğrudan rekabet ya da tedarikçi -  üretici ilişkisine sahip küçük firmalar bulunmaktadır. Kümeyi oluşturan firmaların hiç biri diğerlerini yönetecek ya da yönlendirecek güçte değildir, kümelenmenin geleceğini içinde bulundurdukları Pazar ve dinamiklerini belirler.

Diğer bir model Merkez ve Bildirim Modelidir (Hub-and Spoke Clustering Model). Bu küme ilkinden farklı olarak dominat elemanlar içerir. Dominant firmalar kümenin çekirdeğini oluşturur. Geriye kalan küme üyeleri küçük ham madde tedarikçileri ya da merkez üretiminin belli bir alanında uzmanlaşmış firmalardan oluşur. Küçük firmalar dominant üyeler ile doğrudan bir ticaret ilişkisindedirler ve onların geliştirdikleri stratejiye bağlıdırlar. Küme içindeki tüm ilişkiler merkez firmalar tarafından belirlenir. Bu tür kümelenmeler genellikle otomotiv sanayinde görülür. Bu kümelenmeye örnek olarak Lehigh Valley verilebilir. Kümenin motoru olan Mack Truck firması her sene daha fazla istihdam yaratmaktadır.

Sınıflandırılan 4 modelden üçüncüsü Uydu Platform Küme Modelidir. Bu modelde çok yerleşkeli firmaların kollarının belli hükümet yardımlarını ya da tedarikte daha düşük maliyetleri yakalamak adına belli bir bölgede kurulmasını görürüz. Bu kümelerin belirgin bir özelliği uydu firmaların kendi aralarında hiçbir iletişimin olmaması ve merkezden yönetilmeleridir. Bu tip kümelenmeye en iyi örneklerden bir tanesi Kuzey Carolina’daki The Research Triangle Park’tır. İncelerseniz göreceksiniz, pek çok uluslararası firmanın sadece Ar-Ge merkezleri aynı küme altında toplanmıştır. Merkezden aldıkları kararları uygulayarak çalışmalarını devam ettirmektedirler.

Son model ise Devlet Merkezli Küme Modelidir. Bu tür kümelerde bölgeyi ve küme elemanlarının arasındaki ilişkiyi yöneten kamu sektörü, hükümet ya da sivil toplum organlarıdır. Bu tip genelde askeri alanda görülür. Yönetici pek çok küçük firma ile çevrilidir ve kamu – özel sektör anlaşmalarından faydalanır. Kümelenmenin sadece sanayide olacağını düşünmeyin, değişik bir örnek vermek istiyorum bu sefer: Dayton Üniversitesi! Öğrenciler öğrenimlerini belirlenmiş 6 bilgi odağından seçim yaparak devam ettiriyorlar. Bu sayede öğrenci ilgilendiği alanı disiplinler arası, daha derinlemesine araştırabiliyor.

Ne derler, insanlar doğar, büyür ve ölür. Kümeler de bu şekilde bir evrim gösterir. Uygun şartlar oluştuğunda faaliyete geçer (doğar), bu faaliyet cezbedici hale gelir (büyür), doygunluğa ulaşır eğer kendini yenileyemezse dağılır (ölür). Her kümeye aynı şablonu uygulayamayacağımızı belirterek aşağıdaki şekilde kabaca gösterilmiş bu evrimi görebiliriz.

Küme oluşumunu başlatmak için kümelenme fitilini ateşleyen bir olguya ihtiyaç var; bölgede altın/petrol bulunması ya da bölgesel bir pazar yaratabilecek parlak bir iş fikri gibi. İlk kıvılcımı çaktıktan sonrası tam bir şölen!  Her geçen gün küme daha da cezbedici bir hal alıyor, kümeye yeni firmaların katılımı hatta yeni firmaların oluşumu sıklıkla gözlenen durumlardan biri. Yeni firmaların eklenmesi ile genişleyen küme içinde firma ilişkileri de sıkılaşıyor ki bu küme olmanın artılarından biri, çok yönlü işleyen sağlam bir iletişim ağı.

Fakat her güzel şeyin bir sonu var! Stabil talep, kaynakların kullanımında dar boğaza girilmesi, mevcut faaliyetlerin yeni teknolojilerin geliştirilmesini engeller hale gelmesi gibi bazı durumlar büyük imparatorlukların doğal sınırlarına ulaşması gibi kümelerin de duraklama dönemine girmesine sebep oluyor. Bu aşamada 2 şey olabilir: ya şapkamızı önümüze koyup yeni teknolojilerin geliştirilmesi, mevcut stratejilerin yeniden oluşturulması ya da yeni firmaların ilgisinin çekilmesi gibi konular üzerinde kafa yoracağız ya da kaderimize böyle yazılmış diyerek sonun başlangıcında olduğumuzu kabul edeceğiz. İlk yolu tercih edersek, küme yeniden gelişme evresine geçerek büyümeyi sürdürecektir. Ancak çıkış yolu bulunamazsa, küme ufak ufak pazardan çekilmeye başlayacaktır. Bunu küme içindeki büyük firmaların maliyetlerini azaltacak yeni bölgelere geçmesi, kullanılan teknolojinin değişmesi ve küme içinde ekonomik sorunların baş göstermesi ile anlayabiliriz.

Küme gelişiminde en önemli noktalardan biri hiç şüphesiz ki inovasyon. Böylece kümede yeni firma oluşumları gözlenebilir (spin-off vb.), bölgenin kaynakları çeşitlendirilerek sürdürülebilirlik sağlanabilir, firmalar rekabet ortamı içinde geliştirdikleri stratejiler ile kendilerini geliştirebilirler. Peki, Türkiye’de durum nasıl gelişti? Yeniyiz aslında, Ar-Ge, inovasyon ve kümelenme serüveninde. Ama çabuk öğreniyoruz bu kesin!

Kümelenme kavramı Türkiye’de temel politika belgelerinde son dönemde yer bulmaya başlamıştır. Bu itibarla, kümelenme kavramının yer aldığı ilk politika belgesi 2004 yılında yayınlanan KOBİ Stratejisi ve Eylem Planıdır.KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında yürütülecek olan faaliyetler ile ilgili olarak, KOBİ'leri geliştirmeye ve desteklemeye yönelik beş adet "strateji alanı" tespit edilmiştir. Bunlar, girişimciliğin geliştirilmesi, işletme geliştirme, KOBİ’lerin uluslararası pazarla bütünleşmesi, iş ortamının iyileştirilmesi, teknoloji ve yenilikçilik kapasitesinin geliştirilmesidir. Kümelenmelerin desteklenmesine ilişkin hususlar en yoğun şekilde 2007-2013 dönemi için hazırlanan Dokuzuncu Kalkınma Planında yer almıştır.

Dokuzuncu Kalkınma Planında Türkiye’de de sektörel ve bölgesel düzeyde çeşitli kümelenme oluşumlarının bulunduğu ancak genel bir kümelenme politikasının belirlenmesine ihtiyaç duyulduğu ifade edilmektedir. Bu çerçevede, sektörel ve bölgesel kümelenme haritalarının hazırlanmasının ve OSB (Organize Sanayi Bölgesi) ve benzeri mevcut kümelenme altyapılarının kullanılarak ve yeni modeller üretilerek kümelenme girişimlerinin desteklenmesi ihtiyacı ortaya konulmaktadır

  • İhtisaslaşmış organize sanayi bölgeleri, sanayi tesislerinin gelişmesi için altyapı, enerji, ulaşım ve diğer hizmetler gibi imkânlar tanırken çevreye verilecek zararın minimize edilmesini sağlayan faaliyetlerin organize biçimde toplandığı yerler olarak tanımlanabilir. OSB’ler yoluyla tesisler altyapı, sosyal tesis ve enerji temin maliyetlerini tek yerden karşılayarak avantaj sağlamaktadır. Türkiye’de OSB uygulamalarına, ilk olarak 1962 yılında Bursa’da bir OSB kurulmasıyla başlanmıştır. TR’de 202 adet OSB bulunuyor. (Kaynak: T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı)
  • KOSGEB tarafından İşbirliği Güçbirliği Destek Programı başlığı altında verilen destek işletmelerin bir araya gelerek işbirliği ve dayanışma anlayışı çerçevesinde ortak çıkarları için yararlanabilecekleri bir destek türüdür. Bir işletmenin tek başına satın alamayacağı ya da satın alınma durumunda bile kapasitesinin bir kısmının atıl kalacağı bir makinenin, ekipmanın ya da kurulabilecek bir laboratuvarın işletmeler arası işbirliği yapılarak bu çerçevede desteklenmesi mümkündür.
  • Teknoloji geliştirme bölgeleri, üniversite-sanayi ilişkilerini geliştirerek özellikle yenilikçi işletmelerin kurulmasına ve katma değeri yüksek yeni iş alanlarının doğuşuna fırsat sağlamaktadır. Türkiye’de bu yönde çalışmalar 1990’ların ikinci yarısından itibaren başlamış ve ilk uygulama örnekleri ODTÜ Teknokent ve Marmara Araştırma Merkezi Teknopark olmuştur. Bugün 41 adet TGB bulunmaktadır. (Kaynak: Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Derneği) Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ile yönetici şirkete, girişimcilere ve öğretim üyelerine oldukça cazip destek ve muafiyetler sunulmaktadır. Bunlar arasında yönetici şirket tarafından karşılanamayan, arazi temini, alt yapı ve idare binası inşası ile ilgili giderlerin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından karşılanması, Kanunun uygulanması ile ilgili işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muafiyet ve atık su bedelinin alınmaması sıralanabilir.
  • TEKMER’ler KOSGEB’in koordinasyonunda üniversitelerle KOBİ’leri bir araya getirerek, ortak bir platformda Ar-Ge çalışmalarını sürdürmelerini sağlamaktadır. TEKMER’ler üniversitelerin teknoloji altyapısı ve bilimsel çalışma ortamları ile KOBİ’lerin üretici güçlerini bir araya getirerek üniversite-sanayi işbirliğine örnek teşkil etmektedir. KOSGEB tarafından TEKMER’lerde yer alan işletmelere teknoloji geliştirme destekleri başlığı altında; mekân temini, malzeme ve teçhizat, danışmanlık, yurtiçi ve yurtdışı fuar katılım, yurtdışı fuar ziyaret, yazılım ve yayın temini, Ar-Ge sonuçları yayınlama, tanıtım, eğitim ve tasarım gibi çok çeşitli destekler sağlanmaktadır. Hali hazırda yirmi adet TEKMER üniversiteler bünyesinde faaliyet göstermektedir.

Silikon Vadisi’nden hepimiz haberdarız peki Adıyaman’daki Hazır Giyim Kümelenmesi’nden? Küme 8,5 yıl önce kuruldu. Hedef Türkiye’de yerel kalkınma çalışmalarına örnek olacak bir proje geliştirmekti. Kümelenme programının etkisini belirlemek amacı ile GAP – GİDEM’in yaptığı çalışma neticesinde sonuçlara bakacak olursak;

  • 2004 yılından itibaren Adıyaman ilinde tekstil ve konfeksiyon sektöründe, 36 adet yeni yatırım gerçekleştiği ve 30 yatırımcının beklediği belirtilmektedir.
  • İstihdama ise 4650 işçi ile katkı sağlandığı belirlenmiştir.
  • 200 milyon dolar ihracat yapılmıştır.
  • Adıyaman Güneydoğu bölgesinde göç vermeyen bir il konumuna gelmiştir

Bu örnek oldukça umut verici ve başarılı, ya bizim kendi bölgemiz bu konuda ne durumda? Bölgemiz hiç kuşkusuz kümelenme yapılarına ev sahipliği yapıyor. Ancak daha ileri gitmeden önce olayın dününün, bugünün ve yarınının netleştirilmesi gerektiği düşünülmüş olsa gerek. Bu konuda pek çok çalışma var, en önemlisi ise İzmir Kalkınma Ajansı’nın (İZKA) 2010 yılında yürüttüğü Strateji Geliştirme Çalışması. Bu kapsamında, İzmir’de potansiyel olarak belirlenen sektörlerde küme oluşumunun geliştirilmesine yönelik yol haritası oluşturma çalışması başlatılmıştır. Hâlihazırda devam eden kümelenme girişimlerinin yanı sıra analiz çalışmalarında ortaya çıkan ve yol haritası çalışmalarının yapılacağı potansiyel küme sektörleri “endüstriyel iklimlendirme, havalandırma ve soğutma cihazları” ve “işlenmiş meyve ve sebze” olarak belirlenmiştir. İzmir’deki kümeler ile ilgili daha detaylı bilgi almak için çalışmanın çıktısı olan İzmir Kümelenme Analizi belgesini incelemenizi tavsiye ederim.

Son bir gelişmeden daha bahsetmek istiyorum, artık “Devlet Baba” da kümelenmeyi destekliyor! 15 Eylül 2012 Cumartesi günü yayımlanan Resmi Gazete’de görebileceğiniz yönetmelik oldukça detaylı şekilde hazırlanmış. İştah açıcı olarak şunu söyleyebilirim ki; verilen destek geri ödemesiz!

Güncelleme: Kümelenmeden bu kadar bahsedip, KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi portalı olan www.smenetworking.gov.tr'den bahsetmemek haksızlık olmuş. www.smenetworking.gov.tr adresini muhakkak incelemenizi öneriyoruz.

Ebiltem kaynaklı, Tutku Asarkaya'nın kaleme aldığı makaleyi haber olarak tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu içeriği 9.563 kişi okudu.
Kategori: KOBİ, Girişimci Trendleri

Yorum Ekle

Ad Soyad *
E-mail * (Gravatar resminiz görünecek)
Web
KalınYatayAltı ÇiziliAlıntı
  •   Yorum  
  •   Önizle  
Yükleniyor