Eski Patronunu Geride Bıraktı, Türkiye'nin En Zengini Oldu!

Fiba Holding’in patronu Hüsnü Özyeğin, 3 milyar dolarlık servetiyle en zengin Türk oldu. Forbes dergisinin açıkladığı ‘En zengin 100 Türk’ listesinde 2. sırayı Özyeğin'in eski patronu Mehmet Emin Karamehmet aldı. İşte girişim dünyamızda isminden sıkça söz ettiğimiz ve artık Türkiye'nin en zengini olan Hüsnü Özyeğin'in başarılarla dolu girişimcilik hayat öyküsü.. Sizler değerli okurlarımız için çeşitli kaynaklardan derleyerek hazırladığımız Hüsnü Özyeğin'in bu başarı hikayesi ve girişimci hayat öyküsünü tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Fiba Holding’in patronu Hüsnü Özyeğin, 3 milyar dolarlık servetiyle en zengin Türk oldu. Forbes dergisinin açıkladığı ‘En zengin 100 Türk’ listesinde 2. sırayı Özyeğin'in eski patronu Mehmet Emin Karamehmet aldı. İşte girişim dünyamızda isminden sıkça söz ettiğimiz ve Türkiye'nin en zengin girişimcisi Hüsnü Özyeğin'in başarılarla dolu girişimcilik hayat öyküsü..

1945'de İzmir'de doğan Hüsnü M. Özyeğin, 1963’de Robert Koleji'nden mezun oldu. Oregon State University’den 1967’de İnşaat Mühendisliği lisans derecesi ve  1969’da Harvard Business School’dan master derecesi aldı. Özyeğin İnşaat Bölümü'nde okurken finans konularına daha ilgili olduğunu farketti.

Izgara başında öğrendi

Hüsnü Özyeğin aslında ‘işi’ okul yıllarında öğrenen bir isim. ABD’de burslu olarak eğitimini gördüğü mühendisliğin kendisine çok uygun olmadığını düşündüğü için daha sonra Harvard İşletme Fakültesi’ne gitti. Harvard’da öğrencilerin işlettiği bir kantin olan Gallows Grill’in (Darağacı Izgara) başına geçti. Tasarruf için ızgaraları bile kendi temizledi. Hem işletmeciliği öğrendi, hem eğitim kredilerini ödedi.

ABD’de yapmadığı iş kalmadı

ABD’de birçok işte çalışarak bursla okuyan Özyeğin o yılları şöyle anlatıyor; ”Üniversitenin o zaman 1 sömestiri 300 dolardı; yani 1 yıl için 900 dolar ödemem gerekiyordu. Kazandığım bir bursla üç değişik evde kalarak ve durmadan bulduğum değişik işlerde çalışarak okudum. Çalıştım, hep çalıştım.. Önce belediyede, sonra Pasifik Okyanusu’nda sabah 9-5 arası, üniversiteden 80 kilometre uzakta inşaat mühendisliği, kadastroculuk ve hudut tespitçilik, 6′dan 11′e kadar da simokin filan giyerek garsonluk yaptım.Asgari ücretle, saati 1 dolar 5 cent’e çalışıyordum. Kışın da üniversitede 100 kadar gencin defterlerini tutuyor; 70–80 dolar kazanıyordum. Açıkçası, hayatımı idame ettirmek için her türlü fırsatı kolluyordum.”

Türkiye'ye dönüş

İstanbul’a dönmeden önce, rahmetli Vehbi Koç’a, rahmetli Nejat Eczacıbaşı’ya ve rahmetli Behçet Osman Ağaoğlu’na birer mektup yazdı. Eczacıbaşı Yatırım Ortaklığı Genel Müdürlüğü teklifi aldı ancak kaderi 15 dakika içinde değişti. Randevu saatini beklerken uğradığı kolejden arkadaşı Mehmet Emin Karamehmet, “Biz varken sen nasıl başka yere gidersin” diyerek ayağa fırladı.

Hüsnü Özyeğin’in 32 yıllık hayat arkadaşı Ayşen Özyeğin ile de karşılaşacağı Pamukbank günleri işte böyle bir tevafuk sonrası başlamış oldu. 1977.

Hüsnü Özyeğin o yılları şöyle anlatıyor; "Amerika’dan dönmeden önce 3 kişiye mektup yazmıştım. Rahmetli Vehbi Koç’a, rahmetli Nejat Eczacıbaşı’ya ve rahmetli Behçet Osman Ağaoğlu’na.. Ben üçünü de şahsen tanımıyordum. Nejat Bey seyahate giderken mektuplarını yanına alırmış. Benim mektubumu uçakta okumuş ve Atina’da uçaktan iner inmez kardeşi Kemal Bey’i aramış: “Bu çocuğu çağır konuş, sonra da bana yolla” demiş. İstanbul’a geldiğim zaman beni hemen kabul etti. Ben daha askerliğimi yapmamıştım ve “Eczacıbaşı Yatırım Ortaklığı” kuruluyordu o dönem. Bana: “Askerliğini bitirdikten sonra seni oraya genel müdür yaparım” dedi. Nejat Bey, son konuşmamızdan sonra bana Genel Koordinatör Çetin Tokcan’a gidip anlaşmayı onunla yapabileceğimi söyledi. Ücrette ve diğer şartlarda anlaştık. Eczacıbaşı’nda randevum ise 14:00′te. “Tam Hayat” şirketinin karşısındaki binada “Çukurova” tabelâsı gözüme çarptı. Okul arkadaşım Mehmet Karamehmet’in burada çalıştığını duymuştum. Mehmet’i 16 yaşından beri görmemiştim. İçeri girdim, Mehmet’in yanına gönderdiler. 13 yılda neler yaptığımı anlattım ve Nejat Eczacıbaşı ile anlaştığımı; yeni işime başlamak üzere karşı binadaki ofisime gideceğimi söyledim. Veda ederken Mehmet: “Biz varken sen nasıl başka yere gidersin” diyerek ayağa fırladı. “Söz verdim; yazılı anlaşma yapmaya gidiyorum” dedim. Mehmet: “Sen dur bakayım; benim sekreterim şimdi orada çalışıyor… Gelmeyeceğini söyleyeceğim. Sen burada kalıyorsun” dedi. Ve döktüğü dille tabii, aklımı çeldi.O arada bir mektup yazıp gönderdi. “Seni ya Pamukbank Yönetim Kurulu’na alırım, ya da holdingin genel koordinatörü yaparım. Yarın şirkete geliyorsun” dedi. Alacağım maaşı da söyledi. Nejat Bey’den 2 bin lira fazla; yani net 6.540 TL. Tabii arkadaşım olması da kalmamı kolaylaştırmıştı."

Banka yılları

“Mehmet Emin Karamehmet Beni hemen Pamukbank’ın Yönetim Kurulu’na aldı.Pamukbank’a bir dizi yenilik getirmek için özel görevler üstlendim,Pamukbank’ın yurtdışı ilişkilerini geliştirmek gibi. Bağdat’a, Libya’ya gitmeyi planlıyordum çünkü müteahhitler hiçbir bankadan teminat alamıyordu. Biz müteahhitlere teminat mektubu vermeye başladık. Mehmet’in zaten müteahhitlerle çok iyi ilişkileri vardı. Onların bütün inşaat makinalarını o veriyordu. Hemen Anadolu’da Pamukbank şubeleri açmaya başladım.”

Ve ikinci dönüm noktası

Hüsnü Özyeğin Pamukbank'taki bu başarı grafiğinin ardından Yapı Kredi Bankasının Genel Müdürü oldu ve 1985’te başına geçtiği Yapı Kredi’yi iki yılda 60 milyon dolar kâra geçirdi.

Yapı Kredi Bankası'ndan o dönemde küçük bir hisse isteyerek bankanın ortağı olarak devam etmek isteyen Hüsnü Özyeğin’in bu teklifine Karamehmet onay vermedi. Onay verseydi belki de Özyeğin bugün profesyonel yönetici olarak hayatına devam edecekti. Karamehmet’in banka hissesi vermeye yanaşmaması Özyeğin’in hayatında bir kırılma anı oldu. Çevresinde bulunan 25 işadamından aldığı borç parayla Ekim 1987'de Yapı ve Kredi Bankası'ndan ayrılarak kendi bankası Finansbank'ı kurdu.

Özyeğin için kader çizgisinde yol ayrımı burada başladı ve zirveye doğru maraton için startı Karamehmet vermiş oldu. Özyeğin finans alanındaki ustalığını bir kez daha ve bu sefer kendi bankası için sergileyerek satmadan önce Finansbank’ı 10 ülkede 200 şubeli bir banka yaptı.

Günümüzde sahip olduğu Fiba Şirketler Grubu bünyesinde 30'dan fazla şirketi bulunan Özyeğin, 1996 yılında satın aldığı Gima ve Endi'yi Sabancı Holding'in yüzde 40 ortak olduğu Carrefoursa'ya sattı. İstanbul'daki Swissotel The Bosphorus'u Nisan 2005'te yaklaşık 100 milyon dolara alarak turizm sektörüne adım attı.

Kendine ait Hüsnü M. Özyeğin Vakfı, İstanbul'da Özyeğin Üniversitesi'ni kurarak ( Mayıs 2007 ) eğitim sektörüne girerek kendisi gibi girişimci gençleri yetiştişrmeyi hedefledi.

2005 yılında ilk kez 1 milyar dolarla 620. sırada Forbes'in milyarderler listesine girdi.

Mart 2009 itibariyle de Forbes'in 'En zengin 100 Türk' listesine 2.9 milyar dolarlık servetiyle 1. sıraya yükseldi. 2009 yılı sonuçlarına göre, dünyanın en zengin 221. kişisi oldu.

Mart 2010 araştırmasına göre de 3 milyar dolarlık servetiyle 1. sıradaki yerini koruyan Hüsnü Özyeğin Forbes dergisinin 15 Şubat 2012 itibariyle hazırladığı ‘En zengin 100 Türk’ listesinde yine birinci olurken, Çukurova Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Karamehmet 2.9 milyar dolarlık servetiyle ikinci, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker 2.8 milyar dolar ile üçüncü oldu. Geçen yılki listede ise Karamehmet ‘en zengin’ Türk çıkmıştı. Böylece Hüsnü Özyeğin eski patronu Mehmet Emin Karamehmet'i bir kez daha geride bırakmış oldu.

M. Emin Karamehmet: Eline su dökemezler

Çukurova grubunun patronu Mehmet Emin Karamehmet, yaptığı son konuşmada Özyeğin için şunları söylemişti: “Bizim grup hakikaten epeyce bankacı yetiştirdi. Bunların birçoğu da benim sınıf arkadaşlarımdı. Onlar da Türk bankacılığına bile yeni şeyler getirdiler. Mesela bankacılıkta Hüsnü Özyeğin’in eline kimse su dökemez. Zaten bizden de ayrıldı kendi bankasını kurdu. Yoktan var etti aynı şekilde de büyüttü.”

Şimdilerde sahip olduğu Fiba Holding A.Ş. finansal hizmetler, turizm, perakende ve gayrimenkul geliştirme sektörlerinde faaliyet göstermektedir. Hüsnü M. Özyeğin aynı zamanda Hüsnü M. Özyeğin Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı, Anne Çocuk Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, Özyeğin Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı ve Harvard Business School Dekan Danışma Kurulu Üyesidir.

Evli, iki çocuk babası ve iki torun sahibi olan Özyeğin, İngilizce bilmektedir.

Siz değerli Girişim Haber okurları için çeşitli kaynaklardan derleyerek hazırladığım Hüsnü Özyeğin'in bu başarı hikayesi ve girişimci hayat öyküsünü tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyorum.

İdris Cin / Girişim Haber

Yazar İdris Cin Hakkında

YTÜ Matematik Mühendisliği mezunu, 2005 yılında yazılım mühendisi olarak bilişim sektöründe çalışma başladı. Şimdilerde data, martech ve ai odaklı projelerde Teknik  Proje Yöneticisi olarak çalışıyor. 2006-2010 yıllarında girişim analizlerini kişisel blogunda paylaştı, Eylül 2010'da yeni medya girişimi Girişim Haber'i kurdu. Yayın Yönetmenliğine ek olarak yazılarıyla da bu platformda yer alıyor.

Yorum Ekle

Ad Soyad *
E-mail * (Gravatar resminiz görünecek)
Web
KalınYatayAltı ÇiziliAlıntı
  •   Yorum  
  •   Önizle  
Yükleniyor