Değişimin Karakterini Ofis Penceresinden Kavrayamazsınız!

Çok değil on yıl içinde devasa sektörlerin çatırdadığına şahit olacak dünya. Firmalarımız henüz farkında olmasa bile kendini yenileme ihtiyacı düşük olan sektörlerde iseler geleceklerini bir daha oturup gözden geçirin. Ofisinizin penceresinden değişim karakterini kavramanız mümkün değil.

Değişime olan ihtiyacı azalmış olanlar “yaşlanan” sektörlerdir! Evet, yaşı ilerleyen sektörler var; yaşlandıkça değişim ve yenileşme ihtiyacı azalan sektörler.

En genç sektörler arasında yer alan biyoteknoloji, yazılım, donanım sektörleri en fazla ar-ge ve inovasyon yatırımı yapılan sektörlerden. Bu genç sektörlerin hangi ülkede ağırlıklı olduğuna bakarsak Amerika’nın başı çektiğini görürüz.

Çok değil on yıl içinde devasa sektörlerin çatırdadığına şahit olacak dünya. İnsan kaynağının değişiminden ve üretim paradigmasının değişimine kadar daha birçok konuda sismik bir kayma yaşıyor birçok sektör.

Firmalarımız henüz farkında olmasa bile kendini yenileme ihtiyacı düşük olan sektörlerde iseler geleceklerini bir daha oturup gözden geçirsinler derim.

Mikro elektroniğin informasyon alanında yarattığı iletişim, hız ve verimlilik yaşanan dünyayı bir “küresel köye” dönüştürdü. Genetik ve nano-teknoloji alanlarında yaşanan yenilikler, doğa ve yaşamı yeniden şekillendiriyor.

Bilim ve teknolojideki hızlı değişim, bireysel alandaki günlük ilişki, iş ve yaşantımızdan küresel boyutu kadar her alandaki, örgütlenme, işleyiş, iletişim ve ilişkilerin tümüyle değişip yeniden yapılanmasına yol açıyor. Bu köklü değişim insanlığı, sanayi uygarlığından bilgi uygarlığına ve meta bazlı sanayi toplumundan, bilgi ve insan bazlı bilgi toplumuna yönlendiriyor.

Dijitalleşenin yarattığı değişim:

  • Eski anlayışta “sermaye” ön planda iken yeni anlayışta, “bilgi” var.
  • Eski anlayışta üretici ön planda iken yeni anlayışta tüketici bütün piyasayı yönlendirmektedir.
  • Eski anlayışta para ön planda iken yeni anlayışta entelektüel sermaye ön plana çıkmıştır.
  • Yine “mekaniğin” yerini “organik” alırken, “mühendislik” bilimi “ekoloji”ye doğru dönüş yaşıyor.
  • “Yatay ve dikey entegrasyon”  yavaş yavaş “sanal entegrasyona” doğru kayarken artık “şirketlerin gücü” değil, “bireylerin network” gücünü söz konusu edebiliriz.
  • Firmalar “iş süreçlerinin sistematiğinin” önemli olmasından çok firma kültürün önemsendiği bir konsepte doğru kaymaktadır.
  • Çok çalışma yerine kaliteli çalışma ve/veya hiper etkinlik önemsenmeye başlanmıştır. Artık çalışanların kadrolu olması değil proje bazlı çalışmalarda çalışmaları konuşulmaktadır. Dolayısıyla “mevcut kariyer” yerine “gelecek kariyer” kavramları caridir.
  • Piyasalarda “güvenlik” üzerine yapılan bütün vurgular yerini “belirsizliğe” doğru bırakmaktadır.

Dünya Girişimci Yapısında da Keskin Değişimler Yaşıyor

Eski girişimci yapısında;

  • Kâr öncelikli Müşteri varken yeni anlayışta müşterinin memnuniyeti öncelikli hale gelmiştir.
  • Eski anlayışta önemli olan varlıklar “nesneler” iken yeni anlayışta ise değerli olan varlıklar “insanlar”dır.                            
  • Eski anlayışta “seri üretim” önemliyken yeni anlayışta ise “esnek üretim” önemli hale gelmiştir.
  • Yine daha düne kadar “ölçek ekonomileri”nin öneminden bahsederken yeni ekonomide ise “zaman ekonomisi”nin öneminden bahseder hale geldik.                                   

Dünyadaki bu sismik değişimden tabii ki yönetim anlayışları da nasibini almıştır:

  • Eski yönetim anlayışlarında “organizasyon disiplin” varken yeni ekonomide ise “organizasyonel öğrenme” ön plandadır.
  • Piyasaların “kısır döngüsü” yerini “olumlu sarmal döngü”ye bırakmıştır.
  • Yönetimde ise “idareci yöneticiler” yerini yavaş yavaş “yönetim liderleri”ne doğru bırakmaktadır. Artık her “departman yöneticisi” değil “departman liderleri” vardır.
  • Eski modeldeki “çarpık iletişim” yerini ise “açık iletişim”e doğru bırakmaktadır.   
  • Ve “iş birimlerinin” yani departmanların ürün geliştirmesi yerine “içsel yeteneklerin” ürün geliştirmesi üzerinde çalışılmaktadır.

Sonuç olarak; 

Neler olup bittiğini kavramak için daha yukarıdan bakmaya çalışmak gerekir. Ofisimizin penceresinden göremeyeceğimiz kadar kompleks değişim süreçlerinden geçiyoruz.

Şu soruları kendimize sormakta gecikmeyelim:

  • Önümüzdeki birinci ve ikinci on yılda sektörümde ne gibi değişimler yaşanacak?
  • Yaşanacak değişimleri daha önceden nasıl anlayabilirim?
  • Dijitalleşme birçok sektörü yerle bir edecek, benim sektörüm dijitalleşmeden hangi ölçüde etkilenecek?
  • Bu değişimler olurken ben nasıl tedbirler alabilir ve bu gelişmelere kendimi nasıl uyarlayabilirim?
Yazar Salih Keskin Hakkında

Salih Keskin, kreatif düşünce modellerinin üretimi ve inovasyon üzerine iş dünyasında, üniversitelerde ve sivil toplum örgütlerinde eğitimler vermekte, danışmanlık ve araştırmalar yapmaktadır. Halen İstanbul Kültür Üniversitesinde Öğretim Üyeliğine devam etmekte olan yazar aynı zamanda inovasyon konusunda kitaplar ve makaleler yazıyor. Yazar kaleme aldığı inovasyon odaklı yazılarıyla artık Girişim Haber okurlarının da ekranında.

Yorum Ekle

Ad Soyad *
E-mail * (Gravatar resminiz görünecek)
Web
KalınYatayAltı ÇiziliAlıntı
  •   Yorum  
  •   Önizle  
Yükleniyor