Uluslararası İslam Ekonomi ve Finans Merkezi İSEFAM İstanbul'da Açıldı!

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ), merkez bina yapımını Kuveyt Türk ve Albaraka Türk Katılım Bankaları'nın üstlendiği, Uluslararası İslam Ekonomi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni (İSEFAM) 28 Ekim 2016 tarihinde düzenlediği bir tören ile açtı. Detaylar haberimizde..

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ), merkez bina yapımını Kuveyt Türk ve Albaraka Türk Katılım Bankaları'nın üstlendiği, Uluslararası İslam Ekonomi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni (İSEFAM) 28 Ekim 2016 tarihinde düzenlediği bir tören ile açtı.

Hayata geçirdiği Uluslararası İslam Ekonomi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi ile İslami finans alanında öncü çalışmalar yapmayı amaçlayan İZÜ, Türkiye’de katılım bankacılığının son yıllarda yaşadığı gelişime; düzenlediği etkinlikler, konferanslar, yaz okulları ve eğittiği personelleriyle destek vererek akademik çalışmaların da merkezi olmayı hedefliyor.

İZÜ Halkalı kampüsünde yer alan İSEFAM’ın açılış töreni İZÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, Albaraka Türk Genel Müdür Yardımcısı Temel Hazıroğlu ve Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan’ın konuşmalarıyla başladı. Açılış sonrası Katılım Bankaları Birliği Genel Sekreteri Osman Akyüz’ün moderatörlüğünde düzenlenen “Küresel Bir Merkez Olma Yolunda Türkiye’de İslam Ekonomisi ve Finansı” paneline ise BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, Hazine Müsteşarı Osman Çelik, Borsa İstanbul Başkanı Himmet Karadağ ve Merkez Bankası Banka Meclisi Üyesi Prof. Dr. Sabri Orman konuk oldu. İSEFAM’ın ilk açılış dersini ise Dünya Bankası Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi Direktörü Dr. Zamir İkbal verdi.

Açılış konuşmasında İZÜ Mütevelli Heyet Başkanı Ramazan Evren, “Merkezimiz, sadece bina – yapısal özellikleriyle ‘ilk’ olarak kalmayıp uzman kadrosu ve geliştirdiği eğitim sistemi, projeleri ve yayınlarıyla da ‘en’ kapsamlı İslam iktisadı merkezi niteliğinde olmalıdır. Birçok ‘ilk’ ve ‘en’ yönleriyle bu merkezimiz İslam dünyasında, alanında, bir ‘ekol - okul’ olması yönünde gayret etmelidir. Onun için huzurunuzda başta rektörümüz olmak akademisyenlerimize ve paydaşlarımıza seslenmek istiyorum. Böylesine güzel bir çalışma ortamına kavuştuğunuz için bugünden itibaren sorumluluğunuz, kat be kat artmıştır. Gereğini en iyi şekilde yapacağınızdan eminim” diye konuştu.

Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, “Medeniyetimizin unutulan bütün hasletlerini genç nesillere öğreterek yıkıldığımız yerden kalkacağız” diye konuşurken Albaraka Türk Genel Müdür Yardımcısı Temel Hazıroğlu ise, “Bu bünyede böyle bir merkezin kurulması İslam dünyası açısından kendimizi yeniden ifade edebilmek adına çok önemli” dedi.

“İslam Ekonomisinin Merkezi Olmak İstanbul’a Yakışır”

İSEFAM’ın Türkiye’de bir ilk olmasının yanı sıra dünyanın bu alandaki en büyük araştırma merkezleri arasında yer aldığına dikkat çeken İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, Merkez’in Londra, New York ve Frankfurt gibi merkezlere dağılmış olan Müslüman ülkelerin sermayelerinin İstanbul’da toplanmasına ivme kazandırmayı hedeflediğini belirtti.

İslami finans merkezi olmanın, tarihi birikimi ve coğrafi konumuyla en çok İstanbul’a yakışacağını ifade eden Bulut, Türkiye’nin istikbalinde İSEFAM'ın kritik bir rol oynayacağını kaydetti.

Bulut, şu an 2 trilyon dolar civarında bulunan küresel İslami finans büyüklüğünün gelecek 5 yılda 3,5 trilyon dolara ulaşacağı dikkate alındığında Türkiye’nin ve İstanbul’un bundan pay alması noktasında bu merkezin özellikle eğitim ve araştırma alanında yapacağı çalışmaların katkısı olacağını söyledi.

İSEFAM binasının yapımını üstlenen Kuveyt Türk ve Albaraka Türk Katılım Bankalarına desteklerinden ötürü teşekkür eden Bulut, “İslam Ekonomisi ve Finansı lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin öğrenim göreceği merkezimizde bu alanda çalışacak, donanımlı gençler yetiştireceğiz. Lisans öğrenim süresince, İslam ekonomisinin teorik arka planını öğrenecek olan öğrencilerimiz, bu alanda uygulamaya yönelik dersler alarak, piyasayla iç içe öğrenim görecekler. Yüksek lisans programlarında ise Türkçe ve Arapça eğitim verilerek, hem Türkiye’deki personelin bilgilerinin artırılmasını, hem de yurt dışından gelen öğrencilerin bu alanda uzmanlaşmasını sağlayacağız” diye konuştu.

“İslam Ekonomisinin Yükselişi Türkiye’yi Güçlendirecek”

İslam ekonomisinin yükselmesiyle, Türkiye ekonomisinin daha güçlü hale geleceğine dikkat çeken Bulut, “Türkiye ekonomisinin daha güçlü olması demek, ülkemizin dünyada hak ettiği yerlere çok daha kolay ulaşması anlamına geliyor. Katılım Bankalarımızla işbirliği içerisinde güzel işlere imza atacağız” dedi.

Bulut, Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin, tarihsel ve kültürel mirasçısı olduğumuz İslam Ekonomisi ve Finansı alanlarında yapılan araştırmalara katkı sağlamak gayesiyle, 2012 yılında kurulduğunu ve Türkiye’de üniversite düzeyinde kurulmuş ilk araştırma merkezi olduğunu ifade etti.

“2023 ve 2071 Hedeflerine Faizsiz Bankacılıkla Ulaşacağız”

Merkez’in yaptığı akademik çalışmaların, sektörde eksik kalan teorik bilgileri tamamlamakta büyük önem taşıdığını vurgulayan Bulut, konuyla ilgili şunları söyledi:

“Bizler faizsiz finans kavramını sadece finans değil ekonomi bağlamında da ele alıyoruz. Diğer bir deyişle, toplumda atıl duran hiçbir kaynak kalmasın istiyoruz. Türkiye’nin, 2023 ve 2071 hedeflerine bu şekilde ulaşabileceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla İslami Bankacılığın ülkemizde atıl kalmış kapasite başta olmak üzere toplumun bütün kesimini ekonomik büyüme yarışına dâhil etmesinin çok önemli bir faktör olduğu görüşündeyiz. Ayrıca Müslümanların kendi değerler sistemine, inançlarına, medeniyet birikimlerine göre hayatı yaşamalarını, bu dünyada mutluluk içinde büyürken huzura ulaşmalarını temin etmiş olacağız.”

Ernst&Young’ın hazırlamış olduğu Dünya Katılım Bankacılığı 2016 Rekabet Raporu’na göre dünyadaki İslami bankacılık varlıklarının 2020 yılında 1.6 trilyon varlığa ulaşabileceğine dikkat çeken Bulut, sektörün öngörülen toplam karının ise 30 milyar dolar olduğunu belirtti.

Türkiye’de ise sektörde katılım bankalarının payının yüzde 5 civarında olduğunu kaydeden Bulut; “Dolayısıyla şu anki mevcut pazar payının kimseyi tatmin etmediği görülüyor. Katılım bankacılığının 2025’te bu payı yüzde 15’e çıkarılmak isteniyorsa pozitif ayrımcılık içeren, teşvikler ve vergi avantajları ile desteklenen uygulamalar yapılması, özellikle halk nezdinde bu bankalar için farkındalık yaratılması şarttır. Bu açıdan katılım bankalarına da büyük iş düşmektedir. Onların da kârlarından fedakârlık ederek daha düşük kâr oranlarıyla finansman sağlamaları, daha yüksek oranda kâr dağıtmaları ayrıca hizmet ağlarını yaygınlaştırmaları bu büyüme döneminde yapılacak diğer adımlar olabilir. Ayrıca faizli bankalar dediğimiz geleneksel bankalar ile kıyasladığımızda ürün açısından yetersiz olunması da kısa vadede düşük kâr oranı ile finansman sağlama ve yüksek kâr dağıtımı ile en azından rekabet açısından katılım bankalarına bir ivme kazandırabilir. Katılım bankalarıyla çalışmayan her kişi potansiyel bir müşteri olarak görüleceğinden diğer bankalara oranla ulaşılacak hedef kitle daha geniştir. Bu açıdan algı ve tanıtım faaliyetleri konusunda önemli yatırımların yapılması da iyi olacaktır” diye konuştu.

Dünyanın ağırlık merkezinin yer değiştirdiği bir çağda yaşadığını ve geleceğin bu coğrafyada şekillenebileceğini ifade eden Bulut, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu açıdan baktığımızda dünyada ve Türkiye’de İslami finans ve bankacılık sektörünün gelişeceği ve mevcut sistemin üretmiş olduğu adil olmayan bölüşüm, reel kaynaksız suni büyüme gibi hususlara çözüm üretebileceğini söyleyebiliriz. Özellikle devlet desteğiyle kurulmuş olan katılım bankaları ve son süreçte atılan adımlar bu sektöre olan desteği göstermektedir. Bunun yanında İstanbul’un Uluslararası Finans Merkezi olması konusunda atılan adımlar Türkiye’yi aynı zamanda İslamî finansın geleceği konusunda da söz sahibi bir ülke haline getirecektir.

Burada belirtmemiz gereken husus tüm bu gelişmelerin birbirinden bağımsız değerlendirilemeyeceğidir. Güçlü, siyasal istikrarını sağlamış ve kendi iradesine sahip çıkabilen bir Türkiye’nin ekonomik ve finansal anlamda bir sinerji oluşturacağı ve çekim merkezi olabileceği açıktır. Bu nedenle İslâm dünyası ve Türkiye’nin parlak geleceği finansal ve ekonomik sektörün de geleceğinin parlak olduğunun bir göstergesidir.”

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Yazar Emine Cin Ertaş Hakkında

Sinop Üniversitesi İstatistik Bölümü mezunu Emine Cin Ertaş, İstanbul Ticaret Üniversitesi Endüstri Mühendisliği'nde "Geri dönüşüm ekonomisi" üzerine tezli yüksek lisans yaptı. Ocak 2014 ile Ocak 2020 tarihleri arasında Girişim Haber'de Baş Editörlük yaptı. Ertaş, Şubat 2020'den bu yana Beykent Üniversitesi'nde Lojistik Bölümü Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır.

Yorum Ekle

Ad Soyad *
E-mail * (Gravatar resminiz görünecek)
Web
KalınYatayAltı ÇiziliAlıntı
  •   Yorum  
  •   Önizle  
Yükleniyor